Aileyi Korumanın Fazîleti ve Mükâfatı

ukubat

Profesör
Katılım
9 May 2007
Mesajlar
1,942
Tepkime puanı
103
Puanları
0
Konum
istanbul,fatih
Web sitesi
www.ismailaga.org.tr
aileyi-korumanin-fazileti-ve-mukafati.jpg


Toplumun en küçük yapı taşı ve insanın karşılaştığı ilk sosyal birim olan aile, bir toplumu ayakta tutan temel müessesedir. Dolayısıyla, aile müessesesinin sağlamlığı, toplumun sağlamlığı anlamına gelir. Bu sebeple, ailenin sorumluluğunu üzerinde taşıyan bireyler, eş ve çocuklarının dünya hayatı üzerine gösterdikleri hassasiyetten çok daha fazlasını ebedî hayata ilişkin konular noktasında da göstermekle mükelleftirler.
Bu hakikat, Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle ifade buyrulmuştur: “Ey iman etmiş olan kimseler! (Emirleri tutup, yasaklardan kaçarak) kendi nefislerinizi ve ailelerinizi farklı bir ateşten koruyun ki; (diğer ateşler odunla tutuştuğu gibi,) onun yakacağı(da), o (inkârcı) insanlarla(, çabuk yanan ve çokça yakan) o (kibrit) taşlar(ı)dır. Onun üzerinde iri yapılı, sert tabiatlı bir takım melekler vardır ki onlar, kendilerine emretmiş olduğu şeyler hususunda Allah’a isyan etmezler ve emrolunmakta oldukları şeyi yaparlar.”[1]
Âyet-i kerîmede evvelâ aile reisine hitap edilmekte, ibadet ve taat ile nefsini koruması, yani terbiye etmesi emredilmektedir. Kurtuluş, Mevlâ Te‘âlâ’nın fazl-ı keremiyle olmakla birlikte, O’nun fazl-ı keremine nail olabilmek; sahih bir itikad, amel-i salih ve taat ile mümkündür.
Hazreti Ali (Radıyallâhu Anh)dan bu konuyla ilgili şöyle nakledilmiştir: “Siz kendinizi koruyunuz, aile halkınıza da zikir ve dua etmelerini emrediniz; ta ki Allah sizin vasıtanızla onları da korusun.”
Bu hususta, Abdullah ibni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)nın da şöyle dediği kaydedilmiştir: “Yaptığınız işlerle kendinizi koruyunuz, onlara yapacağınız tavsiyelerle de aile halkınızı koruyunuz.”
Müfessirler bu konuda, Mevlâ Te‘âlâ, aileyi korumayı ayrıca beyan etmemiş olsaydı bile, “nefislerinizi koruyunuz!” emri kifayet ederdi mütalâasını serdederek, “Âyet-i kerîmenin hitabında yer alan ‘Nefislerinizi koruyunuz!’ emrinin kapsamına çocuklar da girmektedir. Çünkü çocuk insanın bir parçasıdır” izahatında bulunmuşlardır.
Çocukların Terbiyesi ve Manevî Eğitimi
Hitabın devamında, aile bireylerini dinî hakikatlerden haberdar edip terbiye etmek, ibadet ve taat konusunda evvelâ bilgilendirip fiilî hayatlarının İslâm’a uygun şekilde gelişip gelişmediğini kontrol etmek emredilmektedir. Bu aynı zamanda hayat mücadelesinin de mühim bir parçasıdır. Kişinin, ailesine karşı iyi davranması ve her türlü mücadelesi dinimiz tarafından büyük ödül ve mükâfatlar vaat edilerek mukaddes kabul edilmiştir. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir bağışta bulunmamıştır.”[2]
Aile bireylerinin yetişmesi, istikbal açısından en önemli husustur. Bu sebeple, aileye yönelik eğitim ve öğretim faaliyetlerine karşılık büyük mükâfatlar vaat edilmiştir. Nitekim Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bu konunun önemi ve mükâfatını şöyle beyan etmiştir: “Kişinin çocuğunu bir kerecik terbiye etmesi, onun için bir sa’ miktarında yiyecek tasadduk etmesinden daha hayırlıdır.”[3]
Nesil Endişesi Öncelikli Endişemiz Olmalıdır
Kur’ân-ı Kerîm bizlere, peygamberlerin dahi nesil endişesi taşıdığına dair örnekler verir ve Enbiyâ-i Kirâm Hazeratının bu konudaki hassasiyetlerini duâlarıyla beraber nakleder. Bu örneklere kulak vermeli, ümmet-i Muhammed’in istikbâli konusunda üzerimize düşeni yapmalı ve taşıdığımız nesil endişesine bağlı olarak, çocuklarımızı ve sorumluluğunu taşıdığımız aile bireylerimizi ebedî hayatı kazanma konusunda en güzel şekilde yetiştirmeliyiz.
Dipnotlar
[1] Tahrîm Sûresi: 6.
[2] Tirmizî, Hadîs-i Şerîf No. 2018.
[3] Tirmizî, Hadîs-i Şerîf No. 1951.

 
Üst