Ahmet Öğretmen, Unutulan bir Öğretmenin ibretlik hikayesi

TuaNa MiNa

Paylaşımcı
Katılım
11 Eyl 2006
Mesajlar
358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
SeVDa OkYaNuSu
İstanbul un dar sokaklarının birinde penceresinden dışarı bakan biri var. Kalbi paramparça. Gözleri yaşlı. Ama bitmeyen bir umudu var tam kalbinin sol köşesinde… Israrla gerçekleşmesini istediği bir umut bu…
Yaşadığı o güzel anıları canlanıyor birden. Çünkü bugün 24 Kasım öğretmenler günü. Onun günü. Mutluluğun günü onun adına ama kalbi paramparça. Gözleri yaşlı. Ama bitmeyen bir umudu var tam kalbinin sol köşesinde… Israrla gerçekleşmesini istediği bir umut bu…
Öğrencilerine bağlı bir öğretmendi o. Sevgiyi hiç eksiltmemişti tüm öğrencilerinden. Bir keresinde okulun bahçesinde oynayan öğrencilerine ilişti gözleri ve çocukluğu geldi aklına. Yaşadığı zorluklar, çektiği sıkıntılar… Ne kadar da acı bir öğrencilik hayatı olmuştu. Ama o hep öğretmen olmak istedi ve oldu da. O oyun nedir bilmeden okuluna devam ediyordu. Geçim zordu. İçini geçirerek mazide dolaştı. Gözleri yaşlarla dolmuştu biran. Bu arada bahçede oyun oynayan öğrencilerinden biri merdivenlerden düşüyor. Hemen fırlayarak öğrencisinin yanına geldi Ahmet öğretmen. Ona bir baba şefkatiyle ellerini uzattı. Okşadı ve hastaneye götürmek için ellerini uzattı ağlayan gözleriyle. Kalbi bir serçenin kalbi gibi titriyordu. İçinden dualar ediyordu. Ahmet öğretmen “Allah’ım ne olur ona bir şey olmasın. Onları çok seviyorum. Onlar olmadan ben bir hiçim ” diyerek sevgisinin büyüklüğünü Rabbine ifade ediyordu…
Hastanede sabaha kadar yanında bekledi. Bir an bile olsun gözlerini kırpmadı. Sabaha doğru Sercan gözlerini açmıştı. Karşısında öğretmenini görünce çok şaşırdı. Ahmet öğretmenim ne oldu bana, ben neredeyim dedi Sercan…
- Korkma ben yanındayım. Oyun oynarken merdivenlerden düştün. Şükürler olsun iyisin…
Ve içinden yaratanına sonsuz teşekkür etti. Sercan taburcu oldu bir müddet hastaneden kaldıktan sonra. Ahmet öğretmenini ona gösterdiği şefkat karşısında daha da çok sevmişti… Bir baba gibi…
İçini geçirerek bu yaşadığı olayı tekrar yaşar gibi hüzünlendi Ahmet öğretmen. 2 odalı evinde penceresinden dışarı bakıyor Ahmet öğretmen. Kalbi paramparça. Gözleri yaşlı. Ama bitmeyen bir umudu var tam kalbinin sol köşesinde… Israrla gerçekleşmesini istediği bir umut bu… Dışarı bakarken oyun oynayan çocukların sevinçlerine bakıyordu pırıl pırıl parlayan gözleriyle. Birisine bir şey olsa hemen hüzünlenir, ağlamaya başlar.
Ahmet öğretmenin artık ders vereceği öğrencileri yoktu. Başlarını okşayacağı, onlara sevgiyle hitap edeceği imkanı yoktu. Her gününü hüzünlü, gözyaşı seli içerinde geçiriyordu. Bugün 24 Kasım Öğretmenler günü. Onun en mutlu olması gereken günüydü. Ama geçirdiği trafik kazası sebebiyle bir bacağını kaybetmiş ve kulakları işitmiyordu. Mutlu olması gereken günde işte bu yüzden hüzünlüydü… Kalbi hala öğretmenlik aşkıyla yanıp tutuşurken, bedeninin bu aşka engel olması onu çok üzüyordu… Ama gene de vazgeçmemişti hayattan. Tam 12 sene olmuştu öğretmenlikten ayrılalı. Kalbi paramparça. Gözleri yaşlı. Ama bitmeyen bir umudu var tam kalbinin sol köşesinde… Israrla gerçekleşmesini istediği bir umut bu… Öğrencilerinden biri ansızın çıkıp gelecekti ziyaretine. O da bu mutsuzluklara bir set çekecekti onunla…
İşte tam bunları düşünürken evinin önünde siyah bir araba durdu. Siyah takım elbiseli bir genç indi arabadan. Ve Ahmet öğretmenin evine doğru ilerledi. Ahmet öğretmenin bulunduğu pencereye doğru el salladı tebessüm eden yüzüyle… Ahmet öğretmen ne olduğundan habersiz kapıyı açtı ve içeri davet etti genci. Eline bir kalem ve kağıt iliştirerek ismini sordu gence. O da yazdı. “Sercan”… Gözyaşlarıyla kağıdı uzattı Ahmet öğretmene. Öğretmenin gözlerine baktı ve hemen ellerine sarıldı. Öptü…Öptü…
Kağıda yaşadıklarını tek tek yazdı Sercan. Sercan da öğretmendi artık. O da şefkat yuvasıydı. Ahmet öğretmenini o günkü gösterdiği sevgi üzerine o da o gün öğretmen omaya kara vermişti… Ahmet öğretmenin adresini görev yaptığı eski olundan almıştı…
Ahmet öğretmen ümidini gerçekleştirdi ve o mutlu olması gereken günde mutlu oldu en sonunda… Ama ya yarın ne olacaktı?...


“Ahmet öğretmen gibi sevgiye,saygıya muhtaç öğretmenlerimiz var. Onları sevindirmek bizim elimizde. Sevgi dolu bir dünya için…”


Ümit AKSU
Hayata Dair
 
Üst