Ahmet Muhtar Büyük Çınar / Hayatım İbret Aynası

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
ahmet-muhtar.jpg
Otobiyografi okumak çocuk gelişimi , roman, kişisel gelişim okumak kadar çok boyutlu bir süreç bence. Ahmet Muhtar Büyük Çınar’ın kendi yaşamını kaleme aldığı Hayatım İbret Aynası kitabı da böyle bir kitap. Kitaptan çok etkilendiğimi söylemeliyim. Kitabı okurken iki şey geçti aklımdan sıkça: İlki iyiliğin nasıl fıtri olduğu gerçeği, ikincisi sorgulayan , düşünen insanlara Allah’ın her zaman yeni kapılar açtığı. Zalim bir babaya, küçücük yaşta kaybedilen anneye, pek çok zorlu sürece rağmen kendini ilme adamış, “Dünya hayatı oyun ve eğlenceden ibarettir.” ayetini her başladığı işte kendine düstur edinmiş, zeki, farklı bu alimin hayatını okuyacaksınız.
Hayatında hiç sıcak yuvada yaşamamış birinin evlilikteki kriterleri, baba sevgisi almamış birinin nasıl iyi baba olduğu ve tüm engelere rağmen okumaya olan aşkı , bu zamanların tüm savunma mekanizmalarının üstünü çizecek zannımca. Yani sevgi gösteren biri olmak için illa sevilmeye , şiddet göstermemek için illa şiddet görmemeye ya da kitap okumak için illa etrafında okuyanların olmasına gerek yok değişmek isteyen için. Bazen bir başkasının hayatı da bu işe yarar. Tıpkı yakın döneminin alimlerinden Ahmet Muhtar Büyükçınar’ın hikayesinde olduğu gibi (Kaynak Kitaplığı) Kitapta Ahmet Muhtar Hoca’nın evliliklerinin ilk gecesinde eşine söylediği bölümü sizinle paylaşmak istedim. Her krizde birbirlerine verdikleri ilk gecedeki bu sözü hatırlatan karı-kocanın, uzun ve huzurlu geçen evliliklerinin sırrı belki başka evliliklere de deva olur. “… Birbirimizi incitmemeye gayret edeceğiz. Şayet bir şeye kızar ve herhangi bir olayın etkisiyle seni üzer, sana karşı üzücü bir davranışta bulunursam , bana kızacağın veya güceneceğin yerde benden zuhur edenleri hoş göreceksin. Boynuma sarılıp sakinleştirici hareketlerin ve çeşitli cilvelerinle beni yatıştırmaya ve teselli etmeye çalışacaksın. Şayet sen herhangi bir şeye kızarak bana karşı üzücü bir davranışta bulunursan, ben sana kızmayacağım. Sabrederek, yatıştırıcı davranışlarımla seni sakinleştirmeye çalışacağım. Öfke ateş gibidir. Tatlı bir tebessüm, sevimli bir bakış ve bir öpücük suyun ateşi söndürdüğü gibi öfkeyi söndürür ve kızgınlığı giderir. Böyle yapmaz da öfkeye öfkeyle karşılık verirsek, ateşi ateşle karşılamış oluruz. Öfkeler daha da kabarır, öfkenin kıvılcımları yangına dönüşür. Şeytan da bu ateşleri körükler, yuvamızda yangın çıkarır, biz birbirimize düşeriz. Bazen küçük bir tartışma telafisi olmayan hallere sebep olabilir. Hayatım! Çok uyanık ve dikkatli olmalıyız, şeytana fırsat ve üzücü olaylara meydan vermemeliyiz. Asla unutma sevgilim. Bir öpücük, bir gülücük, bir tebessüm katı kalpleri bile yumuşatır, öfke ve kederi giderir, dargınlığı siler, eşleri birbirine kaynaştırır. Zaten bütün bunlar sevginin belirtileridir. Sevgi ise mutluluğun iksiridir. Sevgimiz eksilmeyecek, artacak, aşka dönüşecek. Bizimle büyüyecek, kökleşecek, sonsuza kadar sürecek. Şunu bil ki; bunları biz kendi kendimize yapamayız. Ancak Allah’ın yardımıyla yaparız… “Tuğba Akbey İnan
 
Üst