Ahir zamanda insanlara gelen büyük bela: Sevgisizlik

_ikLiL_

VUSLATA HASRET.....
Katılım
24 May 2010
Mesajlar
2,117
Tepkime puanı
344
Puanları
0
Yaş
31
Konum
ANKARA
Ahir Zamanda Insanlara Gelen Büyük Bela: Sevgisizlik
Evrendeki tüm güzellikleri yaratan, güzelliğin ve mükemmelliğin esas sahibi olan Allah'tır. İnsana zevk veren her detay, Allah'ın üstün güzelliğinin, yarattığı varlıklardaki tecellisidir. Ruhun bu güzelliklerden heyecan duymasını ve sürekli güzel olanı aramasını sağlayan ise, Rabbimiz'in insanı yaratırken onun ruhuna ilham ettiği sevgi duyarlılığıdır. Diğer insanlardaki takdir edilecek mümin özelliklerini fark etmek ve bunlara daha güzeliyle karşılık vermek gibi, insanı diğer canlılardan ayıran pek çok üstün ahlaki özellik, sevmeye ve sevilmeye olan bu duyarlılıkla şekillenir.

İnsanın ruhundaki bu sevme ve sevilme eğilimi, bazı kişilerde diğerlerine göre çok daha güçlüdür. İnsanların bir kısmı, varlıklardaki sevilmeye layık özellikleri detaylı olarak teşhis edebilirler ve bu özellikler onların ruhuna derin bir zevk verir. Sevgi, şefkat ve coşku meydana getiren yönleri göremeyen ya da bunlara kayıtsız kalan kişiler ise daha donuk ve katı bir ruh hali içindedirler. Diğer bir deyişle, insandaki sevgi duyarlılığı, insanın ruh hali ve yaşadığı ahlak ile doğru orantılıdır. Dolayısıyla sevgiyi algılama ve yaşama şekli, insanın samimi olarak iman etmesine ve imanın getirdiği birer nimet olan gerçek anlamda iyi, şefkatli ve merhametli, akılcı ve güvenilir oluşuna bağlıdır.

Gerçek sevgiyi yaşayabilmek, dünya üzerinde insana verilmiş en büyük ve en güzel nimetlerden biridir. Ve bu nimet, Allah'ın samimi ve derin olarak iman eden kullarına bir lütfudur.

Allah'ın Rızası İçin Sevenler ve Kendi Nefisleri İçin Sevenler






Kuran ahlakının yaşanmadığı toplumlarda gerçek sevgiyi bulanlardan çok, bulduğunu zannedip yanıldığını anlayanların yakınmalarına ve pişmanlıklarına rastlanır. Bu yanılma ve pişmanlıkların sebebi, insanların birçoğunun farkında olmadıkları bir gerçektir. Sevilecek varlıkları yaratan Allah'tır ve insana bu varlıkları sevme yeteneğini veren de yine ancak Rabbimiz'dir. Dolayısıyla sevgi gibi büyük ve eşsiz bir nimete layık olmak için sevginin esas sahibi olan Allah'a samimi olarak iman etmek, O'nu her şeyden çok sevmek, O'na gönülden bağlanmak ve O'nu razı edecek şekilde davranmak gerekir.

Hayatları boyunca Allah'ın rızasını arayanları, iman etmeyenlerden ayıran özellik, onların Allah'ı her şeyden çok sevmeleri ve Rabbimiz'e duydukları derin sevgi ve içli korkularından dolayı güzel ahlakı yaşıyor, iyi davranışlarda bulunuyor olmalarıdır. Müminler severken de, sevdikleri tüm varlıkları Allah'ın yarattığını, onlara sevilecek özellikleri verenin Allah olduğunu, Allah dilediği için sevgiyi hissettiklerini bilerek ve yine sevgilerini asıl olarak Rabbimiz'e yönelttiklerini unutmadan severler. İman etmeyenler ise nefislerinin kötü telkinlerine aldanırlar ve sevginin esas sahibi olan Allah'ı bırakıp, O'nun yarattığı varlıkları kendilerince O'ndan bağımsızlaştırarak sevme yanılgısına düşerler.

Samimi olarak iman edenlerin sevgileri her zaman Kuran'daki sevgi kavramına uygundur. Müminler bu konuda son derece titiz davranırlar. Bu titizlik, onları kendi nefisleri için sevgi arayışında olanlardan ayırt eden temel farklardandır
 
Üst