AHi EVRAN iLE SÖYLEŞi

Ebu Huzeyfe T.

Paylaşımcı
Katılım
31 Tem 2012
Mesajlar
191
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Konum
Denizli
AKİDE ve FIKIH; KUR'AN ve SÜNNET!

SORU 9 (TEKRAR): Bunu neye dayandırarak söylüyorsunuz?
Yani Kur'an'da akideyi Kur'an'ın, fıkhı Sünnetin belirleyeceğine dair bir delil veya işaret var mı?
Yoksa, neye göre böyle bir karara vardınız?


Ayrıca verdiğiniz ek bilgiler için teşekkür ederim. Bu bilgiler bizim için yeni.
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
Bunu neye dayandırarak söylüyorsunuz?
Yani Kur'an'da akideyi Kur'an'ın, fıkhı Sünnetin belirleyeceğine dair bir delil veya işaret var mı?
Yoksa, neye göre böyle bir karara vardınız?

Kuran-ı Kerim'den başka bir dayanak mı belirttim...
Kuran-ı Kerim'e dayanıyorum...
Allah Rasulü ve ashabının dayanağına dayanıyorum...
Ne Peygamber Efendimiz (sav) zamanında, eşarilik, maturidilik, selefilik vardı, ne de O'nun ashabının ve halifelerinin zamanında!
Ayrıca sünnet fıkhın bir parçasıdır, bunun içinde içtihat vs vardır, fıkıh usulü kitaplarına müracat yeter...
 

Ebu Huzeyfe T.

Paylaşımcı
Katılım
31 Tem 2012
Mesajlar
191
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Konum
Denizli
SORU 9 (SON TEKRAR): Akidede Kur'an'dan başka dayanak olmadığının delili nedir?
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
Akidede Kur'an'dan başka dayanak olmadığının delili nedir?

Kuran'ı Kerim, Allah kelamıdır, kendisinde hiç bir şüphe yoktur...
Subutu katî'dir...
Kuran-ı Kerim'in bizatihi kendisi bunun delilidir...
Burada şöyle bir soru akla gelebilir, delaleti kat'ı ayetlerde sorun yok, peki delaleti zanni ayetlerin yorumunda nasıl bir yol izleyeceğiz, burada Kuran'ın bütünüyle örtüşen yorumlar, sonuçta yorumlayanın yorumudur, yine akide değildir...
 

Ebu Huzeyfe T.

Paylaşımcı
Katılım
31 Tem 2012
Mesajlar
191
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Konum
Denizli
SORU 10: Kur'an'ın kader anlayışı sizce nedir? Kur'an bize kaderi nasıl tarif eder? Nasıl tanımlar?

NOT: SORU 9'un cevabını ben hâlâ tam anlayamadım ama fazla ısrar sıkıntı çıkarabilir. O yüzden atlıyorum.
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
SORU 10: Kur'an'ın kader anlayışı sizce nedir? Kur'an bize kaderi nasıl tarif eder? Nasıl tanımlar?

NOT: SORU 9'un cevabını ben hâlâ tam anlayamadım ama fazla ısrar sıkıntı çıkarabilir. O yüzden atlıyorum.

9'un cevabını bir müslüman olarak verdim, ha sen bir mezhep mutaassıbı olarak almadın, o başka...Sizin akideden anladığınız maturidiliktir, eşariliktir, ehli hadisciliktir, benim anladığım Kraun'ı Kerim'in bizzat kendisidir, ama yine de tavsiyem adam gibi Maturidi olun yine kafidir, çünkü diğerlerinin müntesiplerinin hali ortada!...

Mustafa İslamoğlu: İnsanın kaderi seçmektir...

"De ki Hak Rabbinizdendir. Artık dileyen inansın, dileyen inkâr etsin!" Kehf suresi- 29.

Maturîdilere Göre insan Iradesi, Kesb ve Halk

Islâm düşünce tarihi ve Kelâm ilmiyle meşgul olanlarca bilindiği gibi insanın irade ve kudreti, ihtiyarı fiilleri üzerindeki tesirleri, yaratma ve kesb teorisi, kulun yaptığı iyi veya kötü işlerinden sorumlu olduğu, başka bir deyimle "teklif ve sorumluluk" ile "Allah'ın tek yaratıcı" olduğu gibi konularda, ayrıca kaza-kadere iman, hayrın ve şerrin Allahu Teâlâ'nın Ilmi, iradesi ve kudreti ile yaratıldığı hususunda, Maturîdiler, Eş'arîlerle genellikle aynı görüşleri paylaşmaktadırlar.

Maturidilere göre "Kesb" azm-i musammem "yani" kesin ve değişmez bir karar ve irade yönelmesi"dir. imam Mâturidî "Halk" ve "kesbi" kelimelerini beraber mütalâa ederek, hu terime şöyle açıklık getirir: "Allah (c.c) fiilleri oldukları gibi (hakikatleri ile) yaratmakta, onları ‚yokluk'tan ‚varlık' sahasına çıkarmaktadır. Insanlar da o fiilleri kendi iradeleri ile Kesbettikleri (işleyerek elde ettikleri) ölçüde o fiillere sahip olurlar (Kitabu't Tevhid, Nşr. Fethullah Huleyf, Beyrut 1970, s. 226), Mâtûridî "Kesb" hakkında genel bir değerlendirme yaptıktan sonra fiil ile kesbin âidiyeti hususunda şöyle diyor: "fiil aslında "kesb" yönünden insana, "Halk" yönünden de Allah'a aittir': Kulun ihtiyarı fiiline "halk" değil "kesb') Allahu Teâlâ'nın fiiline ise "kesb" değil "halk" denilmekte, "fiil" kelimesi, bu iki terim için de kullanılmaktadır. Halbuki Eş'arîlere göre fiil, yalnız "halk ve icat" manasına kullanılmakta kesb ise mecâzî olarak fiil denilmektedir. Böylece Imam Mâturîdî'nin tek bir olaydaki fiile farklı açılardan baktığı anlaşılmakta ve bir fiilde var olduğunu kabul ettiği yönden manası daha iyi anlaşılmaktadır. Bu esasa göre fiil; icat (yaratma) yönü ile Allah'a mutlak kudret sahibine ait bir eser. Kesb yönüyle de kula aid bir (cüz'î) kudret eseri olmaktadır. Yani fiil, yaratma yönünden Allah'ın külli kudreti altındadır. Allah Teâlâ'nın yarattığı bu fiile insan kesb yönüyle esir ederek onu elde etmekte ve mahalli olmaktadır. Halk ile Kesb arasındaki farka gelince; aletsiz meydana gelen şey halk, aletle meydana gelen şey Kesbdir. Bazıları da şöyle dediler: "Kudret sahibinin (Kâdir-i Mutlak) tek başına meydana getirmesi mümkün olan şey halk (yaratma) mümkün olmayan şey de kesbdir. Böylece Kesb kula, halk da Allah (c.c)'a aid olmuş olur. Fiil Allah'a izafe edildiği zaman "halk" insana nispet edildiği zaman "kesb" adını alır. Bu anlayışa göre insanın sorumluluğu daha çok anlaşılmakta olduğu ortaya çıkmaktadır. Sorumluluk konusunda Imam Maturidi şöyle bir delil zikreder:

Madem ki, Hak Teâlâ dünyada itaat edenlere sevap, âsî olanlara da ikab (ceza) vadetmiştir. O halde bu itaat ve isyan fiilleri ancak kulun iradesiyle seçtiği kendi fiili olduğu takdirde, va'dedilen karşılıkları alabilir. Sevap ve ikab, Hak Teâlâ'nın bildiği gerçekler olduğuna göre kulun bu fiillerinin de gerçek olması gerekir. Diğer bir husus da şudur: Herkes kendi nefsinden ve tecrübelerinden bilir ki; yaptığı işlerde ihtiyar sahibidir, fâilıdır, kâsibtir. Bunun aksini iddia edenler kendilerinin herhangi bir fiili bulunmadığı söyleyen Cebriyye'dir. Onların bu sözlerinin kendileriyle tartışmalarının bir hükmü ve manası yoktur. Çünkü mezheplerine göre bu sözleri de-birer fiil olarak-onların değil demektir. Bu açıklama ile Maturidiyye'nin insandan her türlü fiili iradeyi ve seçme gücünü kaldıran ve onu bir alet gibi telakki eden Cebriyye ile insanın fiillerinden Allah'ın kudret ve iradesinin ve ezelî takdirının (yani kaderin) rolünü ve etkisini inkâr eden Kaderiyye ve Mu'tezile arasında ortak bir yol takip etmeye çalışmaktadır.

http://www.sevde.de/Fikhi/Y/yaratma_ve.htm

Konuyla ilgili diğer ayetler için bakılabilir:

http://www.yeniumit.com.tr/konular/detay/islamda-kaza-ve-kader

...
 

Ebu Huzeyfe T.

Paylaşımcı
Katılım
31 Tem 2012
Mesajlar
191
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Konum
Denizli
SORU 10 (TEKRAR): Biz Kur'an'ın kader tanımını ve anlayışını sorduk. Mesela Kur'an'da kader ile ilgili ayetleri okuduktan sonra Kur'an eksenli bize kaderi tarif eder misiniz?
Sonra bu tanım üzerinden, Kur'an bizim kader konusunda nasıl bir tutum içinde olmamızı emrediyor veya istiyor?
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
Biz Kur'an'ın kader tanımını ve anlayışını sorduk. Mesela Kur'an'da kader ile ilgili ayetleri okuduktan sonra Kur'an eksenli bize kaderi tarif eder misiniz?
Sonra bu tanım üzerinden, Kur'an bizim kader konusunda nasıl bir tutum içinde olmamızı emrediyor veya istiyor?

İnsanın kaderi seçmektir, dileyen iman eder, dileyen inkar eder...
Geriye kalan kelami tartışmalar beni hiç ilgilendirmiyor...
Ve burada da aynı çizgiyi devam ettirecek değilim...

Kuran'ın bizden kader konusunda istediği tutum, Kuran'ı Kerim okumak, onun ahlakını ahlak edinmek, ameliyle amel etmek ve İnsanları en güzel bir biçimde Kuran'ı Kerim'e davet etmektir...
 

Ebu Huzeyfe T.

Paylaşımcı
Katılım
31 Tem 2012
Mesajlar
191
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Konum
Denizli
İnsanın kaderi seçmektir, dileyen iman eder, dileyen inkar eder...

SORU 11: İşte can alıcı nokta burası: neye göre iman eder, neye göre inkar eder?

Ayrıca tarifi yapılamayan bir kavram kargaşa oluşturmaz mı?

Mesela kader için seçim yapmaktır dediniz. Kişi seçimini yaptı ve Müslüman oldu. Şimdi onun için kader mevzusu bitti mi? Çünkü seçimini yaptı!

Aslında gerçekten Mİ ve o çizgide düşünenlerin kader tarifini, tanımını ve fonksiyonunu anlamaya çalışıyorum. O yüzden bu konu üzerinde bir kaç soru daha olacak. Belki de gerçekten anlayamadığımız bir püf nokta vardır. Olur mu olur...

Bizim 14 asırdır alimlerimiz Kur'an ve Sünnetten şöyle bir kader tarifi çıkarmışlardır:
Kader; Allah'ın mahlukatını yaratmadan önce olacakları levh-i mahfuzda yazılı olarak kayda almış olmasıdır. Bu yüzden olacakları ve yapacaklarımızı olmadan bilir ama müdahele etmez. Yani yine de bize seçme hakkı vermiştir. Her ne kadar neyi seçeceğimizi biliyor olsa da...

Şimdi bu tarifin Kur'an'a ters tarafı neresi?!


NOT: Biraz bilgi sunarak sordum, çünkü sizin verdiğiniz yazılar kaderi değil, irade ve kesbi anlatıyor. Konu uzaktan alakalı olsa da aynı değil!
 

serkan..

Profesör
Katılım
5 Eyl 2009
Mesajlar
1,305
Tepkime puanı
169
Puanları
0
konuya dalayım merakımı gidereyim

ibni arabi ve geylani hz k.s ..bahsetmişsiniz

eserlerini okuyormusunuz ..çeviriler ve kitapevleri hakkında bilgi verirmisin..
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
İşte can alıcı nokta burası: neye göre iman eder, neye göre inkar eder?
Ayrıca tarifi yapılamayan bir kavram kargaşa oluşturmaz mı?

Sahi neye göre sizce? Sizce neden tarifi yapılmadı?

Mesela kader için seçim yapmaktır dediniz. Kişi seçimini yaptı ve Müslüman oldu. Şimdi onun için kader mevzusu bitti mi? Çünkü seçimini yaptı!

Dedim ya kelam konularına girmeyeceğim diye...

Aslında gerçekten Mİ ve o çizgide düşünenlerin kader tarifini, tanımını ve fonksiyonunu anlamaya çalışıyorum. O yüzden bu konu üzerinde bir kaç soru daha olacak. Belki de gerçekten anlayamadığımız bir püf nokta vardır. Olur mu olur...

:) Ben, M.İslamoğlu çizgisinde düşünmüyorum, benim kader konusunda ilk okuduğum kaynaklardan biri Takiyyuddin En Nebhani'ni İslam Şahsiyeti adlı kitabındaki görüşleridir, kelami münazaralarla birlikte değerli bir kaynaktır, bakış açısı ehl-i sünnetten farklıdır, benim de üç aşağı, beş yukarı anlamaya çalıştığım budur, ama tercihim Kuran-ı Kerim'den yanadır...

Bizim 14 asırdır alimlerimiz Kur'an ve Sünnetten şöyle bir kader tarifi çıkarmışlardır:
Kader; Allah'ın mahlukatını yaratmadan önce olacakları levh-i mahfuzda yazılı olarak kayda almış olmasıdır. Bu yüzden olacakları ve yapacaklarımızı olmadan bilir ama müdahele etmez. Yani yine de bize seçme hakkı vermiştir. Her ne kadar neyi seçeceğimizi biliyor olsa da... nŞimdi bu tarifin Kur'an'a ters tarafı neresi?!

M.İslamoğlu'da kader bir ölçü olarak anlaşıldı mı böyle bir imanın bir sorunu yoktur diyor...
Ben buradan sorunlu konular çıkarırım, kelam meseleleri girer işin içine, çıkılmaz hal alır...
Evet, Allah her şeyi bilir, evet Allah her şeyi yaratır, insan fiillerini de, seçme hakkını da, geriye İnsan'dan başka ne kalır?

Mustafa İslamoğlu'nun kaderi işlediği videosunun 5,29'undan itibaren:

kadere iman nedir, önce kaderi bir anlamak lazım, gadderna takdira, kuran'da geçen bu tip ifadeler, Allah'ın bütün bir varlığı, bitün bir mahlukatı ölçüsüz yaratmadığına imandır, eğer bu ise sakıncası yok, bu ise sakıncası yok değil, zaten buna iman etmeden olmaz, Allah'In hiç bir şeyi ölçüsüz yaratmadığına iman etmek, onun için amentüyü öyle okumamız ve kaderide böyle anlamamız halinde hiç bir beis yok devam edelim, evet devam edelim, ama kadere imandan ne anladığımızı çok iyi bilelim, yoksa Allah'ın verdiği aklı kullanmadık, gittik günahı işledik, işlediğimiz günah başımıza bela oldu, onu temizlemek yerine o günah başka günaha sardırdı bizi ve yara bere içinde kaldı imanımız, oraya çıktık, kaderimmiş, Allah yazmış ne yapalım günah işlemeyi, haşa, bu kader midir, kadere iman mıdır, bu Allah'a iftira değil midir? ...İnsanın kaderi seçmektir..
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
konuya dalayım merakımı gidereyim ibni arabi ve geylani hz k.s ..bahsetmişsiniz
eserlerini okuyormusunuz ..çeviriler ve kitapevleri hakkında bilgi verirmisin..

Abdülkadir Geylani'nin tüm eserleri elimde mevcuttur, son olarak 6 ciltlik tefsiri çıktı, onu da yakında temin edeceğim...Hakkında menkıbe türü bir sürü uydurma şey dolaşmaktadır, benim inandığım bir menkıbesi var, yol kesen haydutlara, doğruluğu, dürüstlüğü, böyle bir kişiden bir sürü menkıbe adı altında hurafe çıkmaz! Ki kendisine ait en meşhur dört eseri de tevhid çizgisindedir...

İbn Arabi bir deryadır, tasavvufun zirvesidir, müthiş bir alimdir, küçük bir kaç risalesini okudum, bana yetti...
 

serkan..

Profesör
Katılım
5 Eyl 2009
Mesajlar
1,305
Tepkime puanı
169
Puanları
0
okuduğunuz eserlerin çevirisini yapanların isimleri ve kitapevi adıda alabilirmiyim..

ibni arabi ..hakkındaki yorum hayli abartılı ama olsun :)
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
İlahi Aşk, insan y, Mahmut Kanık
Nurlar Risalesi, insan y, Mahmut kanık
Mevaki'un Nücum, Abdullah Taha Feraizoğlu, kitsan
 

Ebu Huzeyfe T.

Paylaşımcı
Katılım
31 Tem 2012
Mesajlar
191
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Konum
Denizli
KADERiN TARiFi

M.İslamoğlu'da kader bir ölçü olarak anlaşıldı mı böyle bir imanın bir sorunu yoktur diyor...
...............
kadere iman nedir, önce kaderi bir anlamak lazım, gadderna takdira, kuran'da geçen bu tip ifadeler, Allah'ın bütün bir varlığı, bitün bir mahlukatı ölçüsüz yaratmadığına imandır.


Bizim 14 asırdır alimlerimiz Kur'an ve Sünnetten şöyle bir kader tarifi çıkarmışlardır:
Kader; Allah'ın mahlukatını yaratmadan önce olacakları levh-i mahfuzda yazılı olarak kayda almış olmasıdır. Bu yüzden olacakları ve yapacaklarımızı olmadan bilir ama müdahele etmez. Yani yine de bize seçme hakkı vermiştir.
SORU 12: Siz acaba Mİ'nun bu tarifini okuduktan sonra hiç bir Arapça-Türkçe sözlüğü açıp acaba baktınız mı? Yani qadera kelimesi sadece ölçüp biçmek manasında mı geliyor yoksa başka manaları da var mı?
Başka manaları da varsa, neden onu "ölçme" manası ile sınırlandırıyoruz?
Daha da önemlisi; "kader Allah'ın hiç bir şeyi ölçüsüz yaratmamasıdır" sözüne gelirsek, Sünniler tersini mi iddia ediyorlar da, yeni bir görüş bulmuş birisi gibi yeni bir kader tarifi yapılıyor?
Mİ sizce ısrarla neden Sünnilerin kader tanımına değinemiyor?
Acaba yukarıda da verdiğimiz Sünni tarife itirazı hangi noktada?

Aslında bu soruların hepsi aynı, fakat tam anlaşılsın diye farklı kalıplarda...
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
Siz acaba Mİ'nun bu tarifini okuduktan sonra hiç bir Arapça-Türkçe sözlüğü açıp acaba baktınız mı? Yani qadera kelimesi sadece ölçüp biçmek manasında mı geliyor yoksa başka manaları da var mı?
Başka manaları da varsa, neden onu "ölçme" manası ile sınırlandırıyoruz?

Başka manaları da olduğunu, daha önce geçen linklerde belirtmiştim, M.İslamoğlu böyle bir kanaat belirtmiştir...

Daha da önemlisi; "kader Allah'ın hiç bir şeyi ölçüsüz yaratmamasıdır" sözüne gelirsek, Sünniler tersini mi iddia ediyorlar da, yeni bir görüş bulmuş birisi gibi yeni bir kader tarifi yapılıyor? Mİ sizce ısrarla neden Sünnilerin kader tanımına değinemiyor? Acaba yukarıda da verdiğimiz Sünni tarife itirazı hangi noktada? Aslında bu soruların hepsi aynı, fakat tam anlaşılsın diye farklı kalıplarda...

Sünniler aksini iddia etmiyorlarsaydı, (ki etmiyorlar) bu kadar ortalığı ayağa kaldırman neyin esiydi, tekfirlerin, zındıklık ithamların neyin nesiydi, soruyu bana değil kendine sor...O video da değindi, hepsini daha önce alıntıladım...Konunun içeriğine bakarsanız aslında sünnilerin tarifine bir itirazı da yok, hatta muhatap bile almamış nedense!
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Forumda bizim hiç bir isteğimiz ve düşüncemiz olmadan birisi "fakiri" başlıklı bir yazı asmıştı... Hoş hakkımda olumlu bir yazı da değildi. Ama, yönetimden admin @Erdem Bey konuyu görüp hemen; "Forumda şahıslar ve üyeler hakkında konu açmak yasaktır" dedi ve konuyu kapattı.
E burada da bir şahıstan bahsediliyor. ne diye kapatılmamış acaba ? Şimdi biz sormak istiyoruz;

Hakkımızdaki konu başlığı "Fakiri ile söyleşi " olsaydı buradaki gibi müsade edilecek miydi ?
Yoksa, kKonunun bir şahsa aidiyeti sadece "söyleşi" kelimesi ile ortadan mı kalkıyor ?
Bir izahat bekliyorum !
 

ibrahimi

Has Uşak
Katılım
19 Haz 2006
Mesajlar
23,463
Tepkime puanı
1,831
Puanları
0
Yaş
37
Konum
forvet arkası
Bu konuda bir problem yok iki kişi karşılıklı fikir alışverişi yapıyor.
 
Üst