Ah!..HAMA

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Hama katliamının 29. yılı
Hiç olmazsa bir özür!



  • Tam 29 yıl önce bugün başlayan ve 21 gün Süren Hama Katliamı'nda 70 bin'i aşkın Suriyeli hayatını kaybetti, 800 bin Hamalı da mülteci oldu. Baas rejiminin, muhalifleri sindirmek için giriştiği katliamın fotoğraflarına Milli Gazete ulaştı.
  • hic-olmazsa-bir-ozur-medium-0.jpg
29 yıl önce, bütün dünyadan habersiz büyük bir katliam yapıldı. Binlerce savunmasız sivil, Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'ın kardeşi Rıfat Esad komutasındaki 12 bin Suriye askeri tarafından kıyımdan geçirildi. "Tarihin en büyük katliamları listesi" diye bir liste yapılsa muhtemelen ilk sıralara yazılacak olan Hama Katliamı, dünyanın merkezinde, Ortadoğu'da, ama bütün dünyadan da habersiz bir şekilde yapıldı. İnsanlar, Baas rejiminin bekası için yaşlarına aldırmadan kırımdan geçirildi. 29 yıl önce Suriye Baas rejimi tarafından girişilen bu katliamın fotoğraflarına Milli Gazete ulaştı.
Hama Katliamının canlı tanığı Musef Hasan el Halebiye

"Hama halkı İslami kimliğini korumak istiyordu. Özgürce camilere gidip ibadetlerini yapmak istiyorlardı. Katliamı beklemiyorduk. Büyük bir sürpriz oldu. Birden tanklar gelip ateş açmaya başladı. Bombardımanın ardından askerler evlere girip erkekleri teker teker dışarı çıkardılar. Erkeklerin çoğunu öldürdüler. Askerler gözaltına aldığı 75 kişiyi babamın dükkânına getirdiler. Bu insanların üzerlerine yağ döktüler, dükkânın kapısını kilitleyip bazukayla ateş açtılar. Bütün kutsal mabetleri tahrip ettiler. Yürüyerek Türkiye'ye geldik. Mayınlı arazilerden geçtik. Ardından da Yemen'e geçtim hala burada yaşıyorum."

Suriye Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın sürgündeki lideri Muhammed Riyad El Şufka:

"1 ay boyunca uçaklarla, füzelerle kentin altını üstüne getirdiler. Camileri, kiliseleri, evleri yıktılar. En az 70 bin kişi katledildi Hama'da. Bir o kadar da tutuklamalar oldu, on binlerce kişi mülteci durumuna düştü. Hala ülkelerinden uzaktalar. Sadece burada da değil, Halep Meşalike'de, İdlib Cisir eş Şuur'da sistematik katliamlar yapıldı. Sadece halkı sindirmek için dindar halkı kırımdan geçirdiler."
Mazlum-Der hak ihlalleri için devrede

Öte yandan Mazlum-Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal ise Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'a bir mektup yazdı. "Suriye'de Yaşanan İnsan Hakları İhlalleri ve Türkiye Sivil Toplumunun Suriye Yönetiminden Beklentileri"ni ihtiva eden mektupta, Suriye Devletinin ülkede yaşayan çeşitli unsurlara karşı yaptığı hak ihlallerinin devam ettiğini belirtildi. Mazlumder Suriye Devletine, yapılan hak ihlallerinin son bulması için birtakım önerilerde bulundu

Not: Suriyede oğul esad zamanında yımuşama olduğu idialarına rağmen, halen yrürlükteki kanuna göre, İhvan üyesi olmanın cezası=idam...
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Zalimlerin zulmü ile kalmadıkları bir yer var.... hamdolsun!
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Elbette öyle, Hama'da çok muhterem zatlar şehid oldu...Suriyedeki rejimde elbette değişecek, şübhe etmiyoruz.Üstad Hazretlerinin buyurduğu gibi:' Şu istikbal inkılabâtı içinde en gür seda İslamın sedası olacaktır'' inanıyoruz ve intizar etmekteyiz, elhamdulillah!
 

ukubat

Profesör
Katılım
9 May 2007
Mesajlar
1,942
Tepkime puanı
103
Puanları
0
Konum
istanbul,fatih
Web sitesi
www.ismailaga.org.tr
Bu katliam bütün müslümanların kalbinde ağır yara ve üzüntüye sebeb oldu...
Allah şehidlerin ruhunu şad etsin makamlarını yüce etsin..
Amin...
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
28 yıl önce yerle bir edilen HAMA'da 70 bin Müslüman katledildi

28 yıl önce bugün başlatılan Hama katliamında can veren 70 bin Müslümanın acısı hâlâ dinmedi. Müslüman Kardeşler'in etkin olduğu Hama ile civarındaki kentleri basan Suriye ordusu, Hafız Esad'ın emriyle 21 günde güzelim İslam şehrini adeta yakıp yıktı ve 70 bin Müslümanı katletti. Aradan geçen 28 yıla rağmen kayıp 20 bin kişiden hâlâ bir haber alınamazken, ülkeyi terk eden 800 bin Hamalı ise dünyanın değişik ülkelerinde hâlâ mülteci konumunda. Bugün sayıları 2 milyonu bulan sürgündeki Hamalılar artık ülkelerine dönmek istiyor.
Müslüman Kardeşler üyelerinin Suriye'de güçlenmesinden korkan Hafız Esad yönetiminin 2 Şubat 1982'de Hama başta olmak üzere birçok kente yönelik başlattığı operasyonlarda 21 gün boyunca camiler, kiliseler, hastaneler, okullar ve evleryerle bir edilerek sadece Hama'da 40 bin, diğer şehirlerle beraber tüm Suriye'de toplam 70 bin Müslümankatledildi. Katliamlardan sonra 800 bin Suriyeli ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Mazlumder, hazırladığı Suriye Raporu ile üzerinden 28 yıl geçen Hama katliamına dikkat çekti. Rapora büyük katkısı olan Mazlumder Yönetim Kurulu üyesi Osman Atalay ile, Hama katliamını ve Suriye'de yaşanan insan hakları ihlallerini konuştuk. Hafız Esad'ın, 1970 yılında Suriye'de iktidarı ele geçirdikten sonra yüzde 10'luk bir Nusayri gücü ile tüm Suriye'yi demir yumrukla yönetmeye başladığını belirten Mazlumder Yönetim Kurulu üyesi Osman Atalay, "Yüzde 90'ı Sünni olan Suriye halkına karşı Baas diktatörlüğü altında oluşturulan baskı rejimi 41 yıldır devam ediyor. Bugün 40 yaşlarında olanlarımız 1982 yılında Suriye'de yaşananları maalesef bilmiyor" dedi. Hakkında çok az şey bilinen, bilinenlerin de unutulmaya yüz tuttuğu tüyler ürpertici Hama katliamının Ortadoğu tarihinin en acımasız katliamlarından biri olarak tarihe geçtiğini vurgulayan Atalay,"Bugün Hama katliamının üzerinden 28 yıl geçti ancak Halepçe'de kimyasal silah kullananlar, Ruanda'da toplu katliam yapanlar, Bosna'da toplu cinayetlerin failleri yıllar sonra da olsa adaletin önüne çıkarılmışken Hama katliamının failleri hakkında hiçbir işlem yapılmadı"diye konuştu.
MÜSLÜMAN KARDEŞLER'E ÜYE OLMANIN CEZASI HÂLÂ İDAM
Suriye'deki 49 sayılı kanuna göre Müslüman Kardeşler'e üye olanların cezasının "idam" ya da"müebbet hapis"olduğunu hatırlatan Atalay, "O dönem tutuklananların akıbeti 29 yıldır bilinmiyor. Yıllardır mülteci hayatı yaşayan ve ülkelerine dönemeyen Suriyelilerin sayısı ise yaklaşık 2 milyon. Bu insanlar aile, akraba ve yakınları ile asla irtibat kuramıyorlar. Yurt dışında yaşayan Suriyeli ailelerin çocuklarına kimlik dahi verilmiyor. 29 yıldır uluslararası insan hakları örgütlerinin çabalarına Suriye yönetimi maalesef karşılık vermiyor. Suriyeli Müslümanların yurt dışında oluşturduğu Suriye İnsan Hakları Komitesi kayıp 20 bin kişiyi arıyor, bu kişilerin cesetlerinin toplu mezarlardan çıkarılmasını istiyor. Uluslararası gözlemciler, insan hakları örgütleri son 10 yıldır özellikle oğul Beşşar Esad'dan iyimser ve insancıl bir yaklaşım bekliyorlar" şeklinde konuştu.
SURİYE YÖNETİMİ ÇAĞRILARA SESSİZ
Suriye Müslüman Kardeşler Cemaati üyelerinin Beşşar Esadile defalarca görüştüğünü ifade eden Atalay,"Bu görüşmelerde aldıkları tüm iyi niyet mesajlarına rağmen 10 yıldır bir sonuç alamamanın hayal kırıklığını yaşıyorlar. Türkiye'de MAZLUM DER'in 2010 Suriye raporunda Suriyeli Müslümanların Beşşar Esad ile barışma arzu ve isteklerini dile getirmeleri çok önemli bir aşama oldu. Fakat Suriye yönetimi bir yıldır MAZLUM DER yöneticilerinin arabuluculuğuna cevap vermedi. Türkiye ve Suriye halkları kardeş ve dosttur. Yaşadığımız yüzyılda twitter ve facebook örgütlenmeleri köklü, ani radikal toplumsal ayaklanma ve uyanışın en önemli tetikleyicileri konumuna geldi ve Tunus, Mısır, Cezayir ve Yemen'de insanlar iletişim çağının aletleri ile birbirlerini harekete geçirip sokaklara döküldüler"ifadelerini kullandı.
HAMA'DAKİ TOPLU MEZARLAR AÇILMALI
Hama'da yaşananların unutulmaması gerektiğini belirten Atalay, şunları söyledi: "Muhafazakâr, dindar TV, gazete ve dergilerdeki akademisyen ve köşe yazarları 21. yüzyılda özellikle Suriye'nin stratejik, siyasi ve etnik yapısı nedeniyle kollanan Baas yönetiminin uygulamalarına karşı vicdani ve ahlaki sorumluluğu yerine getirmelidir. İnsanlık suçu işleyenlerin yargılandığı, adalet önüne çıkarıldığı bir dünyada Hama'daki 20 bin kaybın ortaya çıkarılmamasının nasıl bir açıklaması olabilir? Bugün artık İslam Konferansı Teşkilatı, STK'lar ve insan hakları örgütleri Müslüman Hamalıların toplu olarak gömüldüğü mezarların açılma vaktinin geldiğini konuşmalıdır."
SURİYE TUNUS OLMAK İSTEMİYORSA MÜSLÜMAN KARDEŞLER'LE BARIŞMALI
Fransızlar 1946'da bölgeden çekilirken Suriye'yi yüzde 10'luk azınlık olan Nusayrilere teslim ettiğini belirten Osman Atalay, şu tarihi hakikatlere dikkat çekti:"Amerika, İngiltere, İsrail ve Rusya hiçbir zaman Esad yönetiminin Suriye halkına yaşattığı zulme ses çıkartmamıştır. Suriye yönetimi içeride 45 yıldır Müslüman Kardeşler'e kan kustururken Arap milliyetçiliği söylemi ile Filistin ve Kudüs davasını kendisine maske yapmıştır. Suriyeli Müslümanların 10 yıldır oğul Beşşar Esad'a uzattıkları zeytin dalı maalesef hep havada kalmıştır. Ortadoğu'da yoksulluk, yolsuzluk ve baskılar altında ezilen yeni nesil, ülkelerinin totaliter yönetimlerine karşı Tunus'u örnek alacağa benziyor. Suriye devleti Müslüman halkı ile barışmalı ve 20 bin kişinin gömüldüğü toplu mezarları açarak halkından özür dilemelidir. Ortadoğu'da 2011-2017 sürprizlere gebe bir dönem olacak. Suriye'nin Türkiye'den alması gereken önemli dersler ve tecrübeler vardır. Hama'yı unutmayalım ve unutturmayalım."
KEMAL GÜMÜŞ / YENİ AKİT
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Suriyede halkın çoğunluğu Esadı sever veya sevmeleri gerektiklerini düşünüyolar tam anlamış değilim açıkcası...
Şamda kaldığımız sıralarda gözlemlediğimiz şeyler, girdiğiniz dukkanların hemen hemen hepsinde Esadın resmi görülür yollarda, merkezde, sokakta hatta çıktığımız dağda bile kocaman bi resmini görmuştuk arkadaşlarla resmin önunde hatra fotoğrafı çektrmiştik:D
Şama giderken hocamız orda yapılmaması gereken bazı şeylerden bahsetti en önemlisi HAMA hakkında kesinlikle konuşmamamızı söylemişti...
tabi biz dururmuyuz ufaktan ufaktan tanışmaya başladığımız arap arkadaşlar ve hocalara soruyoduk hocalar yorum yapmaktan hep kaçındılar, nasıl bir baskı uygulanmışsa Hama insanların beyninden resmen kazınmış gibi yeni jenerasyonun haberleri bile yok Hamadan öyle ki sorduklarımız arasından bi bayan Hamayı sorunca bize aynen şunları söyledi "Ben eşimi ve çocuklarımı seviyorum" bunları duyunca durumun vehametini az çok anlamıştık Hama hakkında yorumdan geçtik konuşmanın bile suç olduğunu üzülerek öğrenmiş olmuştuk ...günümüze gelecek olursak zannımca suriye de patlamaya hazır bi bomba gibi görünüyor bakalım Esadın hafızalardan kazımaya çalıştığı Hama ve diğer dogmaları onu ne hale getircek buna mukabilde halkın onu gerçekte mi mecbur mu sevdiği de ortaya çıkacaktır...
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Osman Atalay: Hama unutulan Kerbela’dır


Hama katliamının üzerinden 29 yıl geçti. 21 gün kuşatma altında kalan Hama’nın yaşadığı vahşeti İHH Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay Özgün Duruş`a anlattı.


Söyleşi: Yunus Yalçın / Özgün duruş


Yıl 1982 aylardan 2 Şubat. Yer Suriye’nin Hama kenti. İslami hareketin güçlü olduğu kent, planları önceden en ince detayına kadar yapılan büyük bir saldırıya uğrar. Dönemin Suriye lideri Hafız Esad’ın emriyle kardeşi Rıfat Esad’ın komutasındaki ordu Hama’yı kuşatma altına alır. 21 gün süren kuşatmada kent havadan ve karadan bombalanır. Katliama katılmak istemeyen askerler bir bir idam edilir. Bu operasyonda aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 70 bin kişi katledilir, 20 bin kişi de tutuklanır ve bir daha haber alınmaz. Yerle bir olan tarihi Hama kentinin bugün bile gözyaşları dinmiş değil. Halep’le Humus arasında Asi nehri vadisinde, nehrin iki yakasına yerleşmiş bir kent olan Hama katliamının üzerinden 29 yıl geçmesine rağmen kanlı operasyonun izleri hala kentin kalbinde duruyor. Adı Arapça’da “sıcak” anlamına gelen Hama’nın yaşadığı tam anlamıyla ölümün soğukluğu. Hama’nın yaşadığı vahşeti konu hakkında yıllarca araştırma yapan İHH Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay ile konuştuk. Atalay’ın verdiği cevaplar 29 yıl öncesine götürdü.

Katliamı anlatır mısınız, Esad yönetimi vahşeti önceden mi planladı?
Yıl 1982. Hama’da dönemin Devlet Başkanı Esad’ın emriyle kardeşi Rıfat Esad’a bağlı askerler Hama şehrini kuşatır. Kuşatma 21 gün gece ve gündüz sürer. Kentte 13-21 yaş arası bütün erkekler tutuklanır ve birçoğundan da bir daha haber alınamaz. Operasyon sırasında kent yerle bir edilir. Camiler, tarihi eserler ve Kiliseler bombalanır. Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 70 bin kişi katledilir. Katliam sırasında tutuklanan 20 bin kişiden hala haber alınmıyor. Mezarları nerede bilinmiyor. Çok ilginçtir ki Hama olaylardan sonra Rıfat Esad, “En az beş yıl için başarılı bir nüfus kontrolü yaptık” diyor. Bu da katliamın önceden ve detaylı planlandığını gösteriyor.
Söz konusu tarihte sadece Hama mı bombalandı?
Hayır. Esad yönetimi, sadece Hama değil, Şam, Halep gibi kentlerde de Müslüman Kardeşleri bahane ederek büyük katliamlar yaptı. Hama unuttuğumuz Kerbela’dır, unuttuğumuz Srebrenica’dır, unuttuğumuz Halepçe’dir. Hama’yı hep unuttuk. Halepçe’de kimyasal silahlar kullananlar cezalandırıldı. Bosna’da katliamcılar yakalandı ve cezalarını çekiyorlar. Ruanda’da 1,5 milyon insanın sorumluları cezalarını çekiyorlar. Hama’yı unuttuk ve bize unutturuyorlar. Müslümanlar, vicdanında, yüreğinde Hama’yı unutmaması gerekiyor. Vicdanlı olmalıyız. 2 Şubat’ta İslam dünyasına seslenmemiz gerekir.
Hama’da aslında hedeflenen İslami kimlik miydi?
Evet. O günlere baktığımızda Müslüman Kardeşler, Orta Doğu’yu kasıp kavuruyor. Yani Müslüman Kardeşler’in estirdiği rüzgâr var. Bu rüzgâr Suudi Arabistan, Irak, Mısır, Kuveyt ve Körfez ülkelerinde var. Bu hareket bir kültürel ve ahlaki okul gibi. Bu rüzgâr Filistin davasında çok önemli motor güç görevi üstlenmiştir. Hama’nın o dönem İslami düşünce dünyası çok güçlü. 1980’lerde halkın kültürel ve ahlaki olarak güçlenmesi yüzde 10’luk Nusayri yönetimini tedirgin ediyor. Ve katliam başlıyor. Mısır’da da aynı şeyler var. Her on yılda bir Mısır hükümeti Müslüman Kardeşler’in ileri gelenlerini cezaevine alır. Ürdün de aynı durumda. Sürekli baskı var. Çünkü Müslüman Kardeşler ülkelerine bağlı, yerli, adeta bölgeyi sömüren İngiliz, Fransa, Amerika güçlerini dışlayan onlarla işbirliği yapmayan ve bağımsızlıktan yana olan bir harekettir. Müslüman Kardeşler hep çeşitli oyunlarla bitirilmek istenmiştir.

Katliamdan sonra birçok kişi de Türkiye’ye kaçıyor ve 12 Eylül darbe yönetimi bunları iade etti. Bazı mülteciler sınırda öldürüldü, kimisi de gitmemek için intihar etti…
Doğrudur. Gerçekten 12 Eylül döneminin yöneticileri bundan sorumludur. Birçok masum Suriyelinin öldürülmesine, idam edilmesine sebep oldular. İnsanlar ölümden kaçmıştı. Yalvarmışlar, ne olur bizi geri vermeyin, burada hapis kalalım, burada ölelim. Birçok insan zorla sınıra bırakıldı, tekrar Türkiye’ye doğru kaçmaya başladıklarında tampon bölgesinde sırtlarından vurularak öldürüldü, hatta Suriye gitmek için intihar edenler bile oldu.
Katliamdan sonra ölüm kenti Hama’yı binlerce kişinin terk ettiği söyleniyor, bir rakam verebilir misiniz?
Bu katliamlardan sonra 800 bin insan ülkesini terk etti, 1982’den sonra. Bu insanlar 29 yıldır ülkelerine dönemiyorlar. Diasporadaki sayıları 2 milyona ulaştı. Suudi Arabistan’da, Irak’ta, Lübnan’da, İngiltere’de, Türkiye’de yaşıyorlar. Bu insanların çocukları ülkelerinden kimlik alamıyorlar. Ailelerini arayamıyorlar, ülkelerinin hasretiyle yanıyorlar. Hama’da hedef sadece Müslümanlar değildi, her ırktan her dinden insanlar yara aldı.
Fransızlar neden Suriye’nin yönetimini yüzde 10’luk bir nüfusa sahip Nusayrilere bıraktı?
1920’den sonra bütün Suriye Fransız istilasında kaldı. 1946 yılında çekilen Fransızlar, ülkenin yönetimini Müslümanlara bırakmak istemedi. Kendilerine yakın olan yüzde 10’luk bir nüfusa sahip Nusayrilere bıraktı. Fransızlar çekilirken böyle bir hesap yaptı. 1970’ten bugüne kadar Esad’ın Nusayri ailesi, bu ülkeyi yönetiyor. 46 yıldır sıkıyönetim kanunları Suriye’de devam ediyor.
Bu kadar baskı ve zulme dünyadan Esad yönetimine bir baskı yapılmadı mı?
Uluslar arası kamuoyundan, sivil toplum kuruluşları defalarca Suriye ile ilgili girişimlerde bulundular. Uluslar arası örgütler birçok defa raporlar yazdı. Sosyal ve siyasal örgütlenmelere kesinlikle izin vermeyen Baas yönetimi, kapalı bir kutu olduğu için dışarıdan gelen hiçbir tehdidi, hiçbir öneriyi ciddiye almadı. Bugün Suriye yasaları Müslüman Kardeşlere üye olmayı idam olarak sayıyor. Suriye’de yalnız Müslümanlar baskı altında değil, 1,5 milyon Kürt var ülkede, bunların 350 bini vatandaş olarak sayılmıyor. Kimlikleri yok. Laik ve sol görüşe mensup insanlarda aynı şekilde baskı altında dernek kuramazlar, siyasi faaliyet gösteremezler, hiçbir şekilde örgütlenme hakkı yok.
Beşşar Esad döneminde değişen bir şey olmadı mı?
Beşşar Esad’ın devlet başkanı olması dışarıdaki ve içerdeki Suriyeliler için bir umut oldu. Esad, 10 yıldır iktidarda ancak değişen bir şey yok. Esad’ı bir şans olarak görüyorduk ve hala görüyoruz. Maalesef en ufak bir hareket yok. Tabi Edad’a karşı güçlü bir Baas yapısı da var. Esad bunu kıramıyor. Müslümanların, Şam yönetimine uzatılan zeytin dalı hala havada duruyor. Esad’ın bu dalı koklaması gerekir. Sonuç itibarıyla zulüm bir yere kadar. Müslüman kardeşlere mensup bütün insanlar ellerine bir kez olsun silah almadılar. Bu güzel bir şey. Sadece Müslüman kardeşler değil ülkedeki diğer kesimlerin de tek istekleri ülkelerinde özgürce yaşamak. Dışarıda olanlarda ülkelerine dönmek istiyor. Çok fazla bir şey istemiyorlar. Yurt dışında olan insanlar sürekli Esad’a zeytin dalı uzatıyor.
Suriye’de Tunus gibi bir hareket olabilir mi?
Artık biz iletişim çağında yaşıyoruz. İnsanlar cep telefonlarıyla birbirlerini motive ederek, örgütleyerek sokaklara çıkıp ülkelerinde devrimler yapabiliyor. Müslüman Kardeşler, Şam yönetimi ile barışmak istiyor. Bir özür, bir anıt istiyorlar. Esad, uzatılan barış elini sıkmalı. Son günlerde dünyanın birçok ülkesinde enteresan şeyler oluyor. Çok büyük devrimler oluyor. Asya’da çok ciddi değişimler ve devrimler beklenirken sürpriz bir şekilde Orta Doğu’da, hiç kimsenin ummadığı Tunus’ta halk sendikaların etrafında örgütlenerek 23 yıllık diktatörü devirdiler. Diğer bölge ülkelerinde de benzer kıpırtılar var. Artık bölgede iletişim devrimleri var. Sürprizler yaşanabilir. Suriye yönetiminin halkın sabrını artık sınanamaması gerekir.
Türkiye, Suriye için bir örnek olabilir mi?
Suriye halkını seviyoruz. Özellikle AK Parti hükümeti Orta Doğu başta olmak üzere Suriye halkı ve devletiyle üst düzeyde çok derin ve dostane samimi ilişkiye geçti. Kardeşlik havası içinde bir ilişki gelişti. Suriye’nin Türkiye’den alacağı çok ders var. Sadece ekonomik ve siyasi destek değil, Türkiye’nin yaşamış olduğu ve çok acılara mal olan siyasi bedellerden alacağı dersler var. Suriyeli halklar yönetimle barışmak istiyor. Onlardan tolerans hoşgörü istiyor. Artık Orta Doğu halkları özgürlük istiyor. İnsanların kanı kaynıyor. Suriye artık yaşanan gelişmelerden ders almalı. Gereken cesareti göstermeli. Uygulanan baskı hiç ummadığınız bir anda patlak verebilir. Aklıselim olan yöneticiler yaşanan gelişmelerden bazı dersler çıkarmalı. Değişen dünyayı görmeleri lazım. Suriye halkı çok fazla şey istemiyorlar. Yargı sistemi düzelsin, işkence son bulsun, kaybolan insanlara iadeyi itibar yapılsın. Dışarıda yaşayan insanlar ülkelerine gidebilmeli. Savaş suçlarında zaman aşaması olmaz. Katliamların sorumluları yargı önüne çıkarılmalı ve özür dilenmeli. Bunun için bütün dünyada insan hakları örgütleri ve aydınlar Şam’a baskı yapmalı. Suriye yönetimi ile Suriye halkının barışma zamanı geldi de geçiyor bile.
Mazlum-Der’in geçtiğimiz yıl hazırladığı Suriye raporunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu rapor çok önemli. Sivil toplum kuruluşları ve aydınların tarihi sorumlulukları var. Olaylar, siyasi bir bakış açısıyla ya da ekonomik çıkarlarla değerlendirilmemeli. Aydınlar vicdan ve adalet penceresinden bakar ve bakmak zorunda. Sonuç itibarıyla biz hükümet değiliz. Ortadoğu’da insanlar inançlarıyla, inandıklarıyla hiç baş başa bırakılmamış. Bu baskının da bir yere kadar gittiğini görüyoruz.
Katliamdan sonra Türkiye’den bölgeye giden gazeteci var mı?
Evet. Hürriyet, Cumhuriyet, Güneş, Tercüman, Mavera dergisi – ki o dönemler çok ünlüydü- ve Milli gazete, Hama olaylarındaki katliamları, cesetleri ve bazı fotoğrafları yayınladı. Can Zarifoğlu’nun bir notunu okumak istiyorum: “Hama olaylarının haber değerinin bulunmadığını söylemek mümkün değil, nasıl oluyor da Suriye, Suriye’de hiçbir şey olmamış gibi davranabiliyor. Bugün İsrail ile çatışıyor gibi görünen Suriye’nin Golan Tepeleri’nden İsrail ile muvazaalı olarak çekildiğine dair ciddi iddialar mevcuttur. Hama katliamının ve bu konuda çıt çıkamayışının, böyle bir ittifakın kirli yönleriyle bağlantılı olabileceği akla geliyor.”
Bir de gazeteci Cengiz Çandar’ın 21 Mart 1982 Cumhuriyet gazetesinde, bu olaylarla ilgili şunları yazıyor: “Tam bir öğle vaktiydi, Hama’ya yaklaştık. Ben ilk görüntülerden sonra, geçen hafta İran’daydım, daha sonra Türkiye’de ve daha sonra Lübnan’daydım. Orada söylenen hep Hama’nın yakılıp, yıkılıp yerle bir olduğu hakkındaydı. Ben çok abartılı bulmuştum; fakat Hama şehrinin merkezine yaklaşırken acele ettiğimi anladım, yani yeni Hama, gözlerimin önündeydi… 8-10 katlı binalar viran olmuş, yıkılmış, harap olmuş, yerle bir olmuştu, beton yığını haline gelen balkonlar, çöken damlar, yerlerde yatan elektrik direkleri, palmiye ağaçları, patlayan su boruları, yıkılmış camiiler, minareler… Sağa bakıyorum küçücük iki kızın gözünde sicim gibi akan yaşlar, yan gözle camdan Hama’yı izliyorlar gizlice… Bizim gazeteci gözlerimizden, vatanına özlem duyan o iki küçük kızın gözlerinin ne kadar farklı olduğunu anladım. Hama’da taksiye bindiğimizde, taksi şoförü, kısık sesle; ”La ilahe illallah, La ilahe illallah; yazık değil mi sana ey şehir! Yazık değil mi sana ey şehir!” dedi. Yanımda yabancı bir diplomat vardı. İkinci Dünya savaşından sonra Varşova’da görev yapmış o gün Hama’yı ikinci Dünya Savaşı’ndaki Varşova’ya benzetti.”
 

muhammedusame

Asistan
Katılım
27 Eyl 2010
Mesajlar
233
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
40
Aslında Suriye halkının çoğunluğu Esad'ı sevmez ama seviyor gibi görünmek zorunda.
Bir yanlış bilgi yıllardır dillendiriliyor, Hama'da kıyamı başlatan ve suriye'de silahlı direnişi başlatan maalesef ihvan değil, bu sebeplerden dolayı ihvandan ayrılan şehid mervan hadid'in talia gurubudur. Mervan hadid'n 1976'da şehadetinden sonra hareketin başına Adnan ukle geçti ve hama kıyamını Adnan ukle liderliğindeki talia gurubu başlattı.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Yanlış biliyorsunuz, hareketin başında o dönem merhum Said Havva vardı...Havva İhvan dandır...
 

muhammedusame

Asistan
Katılım
27 Eyl 2010
Mesajlar
233
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
40
Eğer İhvan hama kıyamını başlattıysa, neden hama dışında ihvan üyelerinden ses çıkmadı ve hama rejim tarafından yerlebir edildi?
ikinci olarak Neden mervan hadid ve gurubu ihvan'dan ayrıldı?
yanlış anlaşılmasın eski ihvanla bir poroblemim yok, said havva'yıda severim ama maalesef ihvan hama olayında kötü bir sınav verdi.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Bildiğim kadarıyla planlanmış bir kıyam yoktu, rejimin tazyiki , kadınlara saldırısı sonucunda gelişti olaylar, Üstad Said havva Irak radyosundan konuşmalar yapıyor, halka destek olması çağrısında bulunuyordu..Maalesef Esad çok kanlı biçimde bastırdı...
 

muhammedusame

Asistan
Katılım
27 Eyl 2010
Mesajlar
233
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
40
Kıyam yerinin hama olmasının sebebi: İhvanın hama kanadının öncüsü mervan hadid'di , O ve ekibi silahlı mücadele tarftarı olduklarından dolayı ihvandan ayrıldılar. Daha sonra mervan hadid şehid edildi. Liderliğe Adnan ukle geçti ve rejime karşı büyük çaplı saldırılar yapıldı, en önemli olanı haleb askeri akedemiye yapılanıydı 300'e yakın nuseyri subay-öğrenci öldürüldü.
Talia gurubu hama'da çok aktifdi, Hama'nın yok edilmesinin sebebi budur.
Şehid mervan hadid'i En güzel şehid Abdullah Azzam tevbe suresinin tefsirinde anlatıyor. Buruc yayınları.
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Suriye Ordusu'nun bombaladığı Hama şehrinde son 24 saatte 50'den fazla insanın hayatını kaybettiği bildirildi


Hama'da son 24 saatte 50'den fazla insanın hayatını kaybettiği bildirildi. Suriyeli muhalifler, Hür Suriye Ordusu'nun şehirdeki rejim güçlerini hedef alan saldırılarının ardından tank ve diğer araçlardan mahallelerin bombalandığı bilgisini verdi. Ölenler arasında 5 kadın ve 8 çocuk da bulunuyor. Aktivistler, Hula katliamına katılan ordu birliklerinin Hama 'ya sevk edildiğini öne sürüyor.
Meşa' el Furusiyye ve Güney Meşa mahallelerini hedef alan saldırılarda çok sayıda binanın yıkıldığı, enkaz altından cesetler ve ağır yaralılar çıkarıldığı ifade ediliyor.
Beyda ve Endülüs mahallelerinde de binaların büyük zarar gördüğü belirtiliyor. Elektriklerin kesildiği şehirde yüksek binalar çıkan keskin nişancıların hareket eden her şeye ateş açtıkları ifade ediliyor.
"Suriye'deki olaylarda 13 binden fazla kişi öldü"
Öte yandan, Suriye'de rejim karşıtı olayların başladığı geçen yılın Mart ayından bu yana 13 binden fazla kişinin öldürüldüğü bildirildi.
El Arabiya'nın haberine göre Suriye İnsan Hakları İzleme örgütünden Rami Abdurrahman, olaylarda 9183'ü sivil, 13.004 kişinin öldüğünü belirtti.
Ölenlerden 3072'sinin hükümet askeri, 749'unun ordudan ayrılanlar olduğu kaydedildi.
Abdurrahman, ayaklanma sırasında silahlanan sivillerin de "sivil ölümleri" kategorisinde sayıldığını söyledi.
Rami Abdurrahman, Annan Planı çerçevesinde 12 Nisan'da yürürlüğe giren ateşkesten bu yana ise 1881 kişinin hayatını kaybettiğini ifade etti.
İzleme örgütünün verdiği sayıya, Humus'un Hula ilçesinde geçen Cuma günü yapılan katliamda ölen, üçte biri çocuk 92 kişinin dahil olduğu bildirildi.

vha
 
Üst