Afetlerin ardı arkası kesilmiyor!Neden acaba? Hem doğal afetler hem de ekonomik ve siyasi afetler adeta resmi geçit yapıyor!
Daha birinin yaralarını sarmadan ötekisi arz-ı endam ediyor!
Bir bakıyoruz seller yaşanıyor!
Bir bakıyoruz dünya beşik gibi sallanıyor!
Depremleri tsunamiler izliyor!
Yangınlar da seller ve depremlerden geri kalmıyor!
Doğal afetlerle başa çıkamazken bir de başımıza ekonomik ve siyasi afetler musallat oluyor!
Krizler yaşanıyor!
İşsizlik patlıyor!
Siyasi dengeler alt üst oluyor!
Evet, bütün bu afetlere bakarak soruyoruz:
Neden?
Neden acaba afetlerin ardı arkası bir türlü kesilmiyor?
Önce tarihe bakıyoruz.
"Tarihte neler yaşanmış?" diyoruz!
Görüyoruz ki, her ne zaman isyanlar alıp başını gitmişse afetler de sökün etmiş!
Kiminde bir sel, kiminde bir yel, kiminde bir deprem, kiminde bir sayha etkin olmuş!
Ve isyanda ısrar edenler helak olmuşlar!
Tarihten bu dersi aldıktan sonra günümüze dönüp bakıyoruz!
Her yerde isyan var, her an isyan var!
İnsanoğlu isyanı bir marifet sayıyor!
Ne yasak kılınmışsa, o tavan yapar hale gelmiş!
Faiz yasaklanmış, faizsiz tek iş kalmamış!
Zina yasaklanmış, zinasız toplum kalmamış!
Sapık ilişkiler yasaklanmış, sapıklara yasal evlilik(!) hakkı tanınmaya başlamış!
Zulüm yasaklanmış, zulüm baş tacı edilerek sıradan politika edinilmiş!
Allah'ı çokça anın denilmiş ama Allah'ın adını anmak bile yasaklanmış!
İnsanlar sıradan bir kul olma yerine Firavun olmaya özenir olmuşlar!
Bu tespitlerde bulunduktan sonra ardı arkası kesilmeyen afetleri daha bir anlamlı buluyoruz!
Bize yani insanoğluna sürekli bir işaret veriliyor!
Bir bakıma "Ayağınızı denk alın" deniliyor!
Sanki "Kendinize gelmezseniz, tövbe edip teslim olmazsanız, tarihte yaşananlar tekrarlanır" deniliyor!
Yani helak olursunuz deniliyor!
Ama anlayacak adam nerede?
İnsanoğlu gaflete öylesine dalmış ki, hiçbir uyarı yetmiyor!
Ne doğal afetler ne de ekonomik ve siyasi afetler onları uyandırmıyor!
"Akıbetimiz hayrola" demekten başka elimizden bir şey gelmiyor!
Zeki Ceyhan
Daha birinin yaralarını sarmadan ötekisi arz-ı endam ediyor!
Bir bakıyoruz seller yaşanıyor!
Bir bakıyoruz dünya beşik gibi sallanıyor!
Depremleri tsunamiler izliyor!
Yangınlar da seller ve depremlerden geri kalmıyor!
Doğal afetlerle başa çıkamazken bir de başımıza ekonomik ve siyasi afetler musallat oluyor!
Krizler yaşanıyor!
İşsizlik patlıyor!
Siyasi dengeler alt üst oluyor!
Evet, bütün bu afetlere bakarak soruyoruz:
Neden?
Neden acaba afetlerin ardı arkası bir türlü kesilmiyor?
Önce tarihe bakıyoruz.
"Tarihte neler yaşanmış?" diyoruz!
Görüyoruz ki, her ne zaman isyanlar alıp başını gitmişse afetler de sökün etmiş!
Kiminde bir sel, kiminde bir yel, kiminde bir deprem, kiminde bir sayha etkin olmuş!
Ve isyanda ısrar edenler helak olmuşlar!
Tarihten bu dersi aldıktan sonra günümüze dönüp bakıyoruz!
Her yerde isyan var, her an isyan var!
İnsanoğlu isyanı bir marifet sayıyor!
Ne yasak kılınmışsa, o tavan yapar hale gelmiş!
Faiz yasaklanmış, faizsiz tek iş kalmamış!
Zina yasaklanmış, zinasız toplum kalmamış!
Sapık ilişkiler yasaklanmış, sapıklara yasal evlilik(!) hakkı tanınmaya başlamış!
Zulüm yasaklanmış, zulüm baş tacı edilerek sıradan politika edinilmiş!
Allah'ı çokça anın denilmiş ama Allah'ın adını anmak bile yasaklanmış!
İnsanlar sıradan bir kul olma yerine Firavun olmaya özenir olmuşlar!
Bu tespitlerde bulunduktan sonra ardı arkası kesilmeyen afetleri daha bir anlamlı buluyoruz!
Bize yani insanoğluna sürekli bir işaret veriliyor!
Bir bakıma "Ayağınızı denk alın" deniliyor!
Sanki "Kendinize gelmezseniz, tövbe edip teslim olmazsanız, tarihte yaşananlar tekrarlanır" deniliyor!
Yani helak olursunuz deniliyor!
Ama anlayacak adam nerede?
İnsanoğlu gaflete öylesine dalmış ki, hiçbir uyarı yetmiyor!
Ne doğal afetler ne de ekonomik ve siyasi afetler onları uyandırmıyor!
"Akıbetimiz hayrola" demekten başka elimizden bir şey gelmiyor!
Zeki Ceyhan