Adem Özköse / Seyyah

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Okuyucuları tarafından uzun süredir beklenen Adem Özköse kitapları serisinin ilki olma özelliği taşıyan kitapta,
21_Agustos_2010_08_49_41_4930230975.gif
mühtedilerle yapılmış röportajlar yer alıyor. Kimi papazken, kimi müzisyenken, kimi uyuşturucu kaçakcısıyken İslam`la tanışmış ve kendilerine yeni bir hayat kurmuş insanların ilginç hayat hikayeleri dikkat çekiyor.


İslam coğrafyasına dair yazdığı haberler ve röportajlarla basın dünyasında kendine saygın bir yer edinen Adem Özköse, Mavi Marmara baskını esnasında çektiği ve dünyada ilk kez yayınlanan görüntülerle gündeme gelmişti. Hemen ardından darbeci paşalar tarafından hazırlanan Balyoz darbe planında, üniversiteden atılacak öğrenciler listesinde isminin ilk sırada yer aldığı ortaya çıkmıştı.

Cennete Otostop`ta önce Güney Kutbunda, daha
21_Agustos_2010_02_25_41_4336969256.jpg
sonra Amazon ormanlarında yerlilerle birlikte yaşayan ve Müslüman olan Brezilyalı Ahmet Garcia`nın sıradışı hayat hikayesi yer alıyor. İngiltereli Abdülhakim`in, İtalyan Elisa`nın, Avustralyalı Stifut`un, Jamaikalı Brown`un, Malezya`lı Maysara`nın ve daha pek çok mühtedinin hayatlarından önemli kesitler dikkat çekiyor. Adem Özköse kitabın önsözünde bu insanların hayatında bıraktığı etkiye vurgu yaparak, gazeteciliğin insani ve vicdani boyutunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Bu kitaptan sonra Adem Özköse`nin İslamcı bir seyyahın gezi yazıları, direnişçilere dair hikayeleri ve Asya`nın Filistin`i Pataniye ilişkin yazıları kitaplaşacak.


Selman Maltaş / Haberkültür.net
 

hacifersat

Doçent
Katılım
11 Nis 2010
Mesajlar
717
Tepkime puanı
59
Puanları
0
selam. harika bir kitap. okudukça duygulandım. inanın çok kitap okudum hiç biri beni bu kadar duygulandırmadı. şimdi kitap elden ele dolaşıyor. inşallah istifade edenlerden oluruz.
 

hacifersat

Doçent
Katılım
11 Nis 2010
Mesajlar
717
Tepkime puanı
59
Puanları
0
http://www.vakithaber.com/haber.php?haber_id=31353

Cennete Otostop'un yazarı konuştu

22782.jpg
Dünya vatandaşı Gazeteci Adem Özköse, 'Dünya İslama dönüyor' dedi.

Dünyanın dört bir yanında İslam’a olan ilgi her geçen gün artıyor. Sonradan Müslüman olan onlarca kişiyle görüşüp bu görüşmelerini bir kitapta toplayan Gazeteci-Adem Özköse İslam’ın niçin bu denli ilgi gördüğünü anlattı.
Röportaj: Gülcan Tezcan
Gerçek Hayat dergisinin belki de en ilgi çeken sayfalarının başında Adem Özköse’nin hidayet röportajları geliyor. Dergimizin Ortadoğu temsilcisi olan Gazeteci- Adem Özköse, gazeteci refleksinin çok ötesinde insani bir merakla ihtida öykülerinin peşine düşüyor. “1970’li yıllarda emperyalizme karşı duyulan öfke, sol hareketlerle ifade ediliyordu ve bu sebeple bütün dünyada sol ideoloji güçlenmişti. Şu an ise özellikle Latin Amerika ülkelerinde solun yerini artık İslam alıyor ve insanlar İslam’ı bir hak arama, küresel sömürüye karşı bir başkaldırı dini olarak görüyorlar.” diyen Adem Özköse ile ‘Cennete Otostop’ kitabından yola çıkarak hidayet öyküleri üzerinde konuştuk.
Dergimiz Gerçek Hayat'ta da bir bölümü yayınlanan hidayet öykülerinizi kitaplaştırdınız. Röportajlarınızın tümü var mı bu kitapta?
Sonradan Müslüman olan onlarca yeni Müslüman’ın İslam’a giriş öyküsünü dinledim. Bu öykülerin bir kısmını okuyucularımızla paylaştım. Bir kısmını ise öyküleri anlatanların isteği üzerine yayınlamadım. Mesela sonradan Müslüman olan İngiliz bir askerin hikayesini dinlemiştim. Bir dönem de NATO’nun bünyesinde Bosna’da bulunan bu İngiliz asker son derece ilginç şeyler anlattı. Anlattıklarını önce kaydettim. Daha sonra benden bunları yayınlamamamı eğer yayınlarsam başının belaya gireceğini söyledi. Ben de bu isteğine saygı duyarak kayıtlarımı sildim. Bunun gibi bir çok röportaj gerçekleştirdim. Bu röportajların bir kısmı “Cennete Otostop”ta yer alıyor. Diğer bir kısmı ise kalbimde ve zihnimde saklı. İnsanların İslam’a giriş öykülerini dinlerken bir gazeteci refleksinden ziyade kişisel merakım daha ağır bastı. Hidayet öyküleri okuyucuları çok etkiledi. Ben bunu biraz da öyküleri dinleyip okuyuculara aktaranın da öykülerden etkilenmesine bağlıyorum.​
Şam'da dünyanın dört bir yanından gelen müslümanlar olduğunu söylüyorsunuz. Peki bu karşılaşmalar nasıl oluyor? İslam'ı seçen bu yeni müminleri nasıl buluyorsunuz?
Şam-ı Şerif insana Ümmet olma, bir Ümmete ait olma duygusunu yaşatan bir şehir. Şam’da, özellikle de Ebu Nur mescidinde dünyanın dört bir yanından gelen Müslümanlarla bir araya gelme fırsatı buluyor; renkleri, dilleri farklı insanlarla omuz omuza verip namaz kılıyorsunuz. Bu bir mümin için harika bir duygu. Dünyanın farklı yerlerinden gelen Müslümanların Şam’daki adresi olan Ebu Nur mescidi bizim evimize de yakın. Başlangıçta yeni Müslüman olan kişilerle bu mescidde edindiğim arkadaşlar vasıtasıyla tanıştım. Daha sonra kendimi birden bu insanların dünyasında buldum ve yeni Müslüman olanlar arasından bir sürü arkadaşlar edindim. “Cennete Otostop” aynı zamanda Şam-ı Şerif’te kurulan bu tertemiz arkadaşlıkların, dostlukların da bir meyvesidir.​
Mühtedileri İslam'a çeken en temel özellik nedir? İslam'da varolan neyi gördüklerinde müslüman olmalıyım diyorlar?
Bu insanların İslam’a yönelmelerini sadece bir sebebe bağlayamayız. Hepsinin farklı bir hikâyesi, farklı bir menkıbesi var. Sonradan Müslüman olanlar başlangıçta İslam’ın farklı bir yönüne ilgi gösteriyor. Bu ilgi zamanla Kur’an’la tanışmalarına kadar uzanıyor ve bir çoğu Kur’an’ı Kerim’i okuduktan sonra Müslüman olmaya karar veriyor. Kur’an, bu insanlara hayatı yeni bir bakış açısıyla, yeni bir duyuşla anlamlandırma imkânı sunuyor ve muhtediler kendilerini yeni bir anlam dünyasının içinde buluyorlar. Bu yeni anlam dünyası mühtedileri öyle bir etkiliyor ki önceki hayatı okuyuş biçimlerini tamamen terkedip İslam’a iman ediyorlar.​
11 Eylül sonrası İslam'ı seçmiş kişiler var mı görüştükleriniz arasında? Bir yandan İslam hakkında olumsuz propaganda yapılırken sadece 'merak' duygusu yeterli mi sizce bu insanların müslüman olmasına?
11 Eylül olayları son derece paradoksal sonuçlar doğurdu. Bir taraftan Batı’da İslamafobya güçlenirken diğer taraftan da İslam büyük bir ilgi görmeye başladı. 11 Eylül saldırılarının ardından Amerika’da Müslüman olanların sayısı dört kat daha arttı. Bu olaydan sonra her yıl 25 bin kişi Müslüman oluyor ve İslam şu an Amerika’da en hızlı yayılan din haline geldi. Batı’da uzun zamandır en çok ilgi gören kitapların başında da artık Kur’an geliyor. En son Fransız İç İstihbarat Dairesi tarafından bir rapor yayınlanmıştı. Bu rapora göre de Batı’da 11 Eylül’den sonra İslam’a giriş hızı 30 bin ile 40 bin arası artış göstermiş. Ben de kitabımı hazırlarken 11 Eylül olayları sonrası Müslüman olan bir çok kişiyle görüştüm. Bu insanların bir çoğu Brezilya, Arjantin, Peru, Kolombiya gibi Latin Amerika ülkelerindendiler. 11 Eylül olayları, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısı, Hizbullah’ın Temmuz savaşında İsrail’e karşı gösterdiği direniş hem Batı’da hem de Latin Amerika ülkelerindeki insanlar üzerinde İslam’a yönelik bir merak duygusu oluşturdu. Bu merak duygusu insanların Kur’an’la, hadis kitaplarıyla, İslam’la daha yakından irtibat kurmalarına yol açtı. Bunun sonucunda da Müslüman olanların sayısında bir patlama yaşandı. Ayrıca, İslam, başta Latin Amerika ülkeleri olmak üzere bütün dünyada artık Amerikan emperyalizmine karşı başkaldırının sembolü haline geldi. 1970’li yıllarda emperyalizme karşı duyulan öfke, sol hareketlerle ifade ediliyordu ve bu sebeple bütün dünyada sol ideoloji güçlenmişti. Şu an ise özellikle Latin Amerika ülkelerinde solun yerini artık İslam alıyor ve insanlar İslam’ı bir hak arama, küresel sömürüye karşı bir başkaldırı dini olarak görüyorlar.​
Mühtedilerin İslam ülkelerine ve Müslümanlara bakışı nasıl?
Röportaj yaptığım mühtedilerin bir çoğu Müslümanları daha yakından tanıdıklarında hayal kırıklığı yaşadıklarını söylediler. Hatta bir kaç mühtediden; “İyiki Müslümanlarla tanışmadan önce Kur’an’la tanışmışız. Müslümanları Kur’an’dan önce tanısaydık, belki Kur’an okumaya gerek duymazdık ve Müslüman olmazdık.” şeklinde ifadeler duydum. Bazı mühtedilerin Müslümanlar niçin bu haldeler, İslam’ın emirlerini niçin yerine getirmiyorlar diye ağladıklarını biliyorum. Bence mühtedilerin her biri İslam’a dönmemiz, dinimizin kıymetini daha iyi anlamamız için Allah’ın bize sunduğu ibret mesajlarıdır. Ben de kitabım vasıtasıyla bir bakıma bu ibret mesajlarını insanlara ulaştırmaya çalışıyorum.​
Okuyup araştırarak müslüman olanlar ile müslüman bir ailede doğduğu için İslam'ı yaşayanlar arasında sizce en temel farklılık nedir?
İslam’ı okuyup araştırarak bulanlar tahkiki bir imana sahip oluyorlar. Bu da İslam’a daha fazla inanılmasına, İslam’ın kıymetinin daha iyi bilinmesine neden oluyor. İslam’a bir kültürel miras olarak bakanlar, anne babaları Müslüman olduğu için İslam’ı seçenler ise çoğunlukla taklit ehli oldukları için ellerindeki altının, mücevherin ne kadar kıymetli olduğunu anlayamıyorlar.​
Sizi en çok etkileyen hikaye hangisi oldu?
Açıkçası dinlediğim her hidayet öyküsü beni çok etkiledi. Günlerce bu öykülerin etkisinden kurtulamadım. Dinlediğim hidayet öyküleri arasından beni bir tercih yapmaya zorlarsanız size Afganistan’a yaptığım seyahat esnasında hidayet öyküsünü dinlediğim Avustralyalı askeri söyleyebilirim. Bir dönem Doğu Timur’da Müslümanlara karşı savaşan bu asker Müslüman olup Taliban saflarına katılmıştı. “Cennete Otostop” ta anlattığım Brezilyalı eski papazın, İngiltereli Abdülhakim’in, Hıristiyan bir misyonerken Müslüman olan Malezyalı kızın, Taylandlı Budist rahibin, Almanyalı eski bir Hippi’nin, yine İngiltereli eski uyuşturucu kaçakçısının, bir otostopla hayatı değişen gencin hidayet öykülerini dinlerken de çok etkilendiğimi hatırlıyorum. Bunların yanında Şam’da Rus bir kızın Kelime-i Şehadet getirmesine şahitlik etmiştim. Meryem ismini alan bu kardeşimizin Kelime-i Şehadet getirirken döktüğü sevinç gözyaşlarını sanırım hayatımın sonuna kadar hiç unutamayacağım.​
Konuştuğunuz mühtediler laik Türkiye hakkında ne düşünüyor?
Konuştuğum mühtediler genel olarak Türkiye’yi ve Türkiyeli Müslümanları seviyorlar. Türklerin Araplardan, Farslardan daha kültürlü, daha temiz ve İslam’ı yaşama noktasında daha samimi olduğunu söylüyorlar. Fakat Türkiye’de uygulanan başörtüsü yasağını da anlayamadıklarını ifade ediyorlar. Bu insanlarla röportaj yaparken çoğu zaman Türkiye’de başörtüsünün niçin yasak olduğu sorusuna muhatap oldum.​
Kitabınızla ilgili okuyuculardan ne tür tepkiler alıyorsunuz?
“Cennete Otostop”un okuyucular tarafından ilgi gösterilecek bir kitap olacağını düşünüyordum. Fakat açıkçası bu kadar da tahmin etmemiştim. Kitaba benim tahminlerimin çok ötesinde bir ilgi var. İnsanlar “Cennete Otostop”u okuduktan sonra 2-3 kitap daha alıp arkadaşlarına, çevrelerindeki insanlara hediye ediyorlar, bu kitabın başkaları tarafından okunması için çaba gösteriyorlar. Bundan dolayı okuyucularıma çok teşekkür ediyorum. Ayrıca “Cennete Otostop” İngilizce, Arapça, Arnavutça gibi dillere de çevrilmek isteniyor. Bu yönde teklifler alıyoruz. Kitabımın bu denli ilgi görmesi de beni çok mutlu ediyor.​
Gerçek Hayat
 

_Berceste_

bir tutam delilik...
Katılım
21 Eyl 2010
Mesajlar
6,798
Tepkime puanı
1,525
Puanları
0
merak ettim,alip okuyacam insALLAH
 

hacifersat

Doçent
Katılım
11 Nis 2010
Mesajlar
717
Tepkime puanı
59
Puanları
0
selam muhterem şiddetle tavsiye ederim. samimiyetime itimad ederseniz. ekseriyetle kaynak kitap okuyorum. bir arkadaşımın tavsiyesine istinaden aldım. eksikliklerimizi öğrendim. ve hidayete erenlerin duygularıyla duygulandım. çok acip bir kitap. en azından hepsi gerçek ...
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
Adem kardeşimden Allah (CC) razı olasun... hidayet ve ihtida öykülerini kitaplaştırıp bizlere sunduğu için..

kitaptan bir roportaj alıntı yapayım müsadelerinizle..

1111fv7.jpg


Adem Özköse / Gerçek Hayat Dergisi
Evet beyler! Bir kez daha yenildiniz. İslam8217;a ve Müslümanların değerlerine yaptığınız her saldırı sonucu kendi kalenizde bir gol daha görüyorsunuz.

Tıpkı Danimarka8217;da olduğu gibi. Uzun zamandır karikatür olayları sonrası Danimarka8217;da İslam8217;a büyük bir ilgi olduğuna dair haberler alıyordum.

Sonunda Allah karşıma Danimarkalı Tina Hanım8217;ı çıkardı, çok da iyi oldu.

Müslüman olduktan sonra Nur ismini alan Tina Hanım8217;ın hikayesini okuduğunuzda eminim siz de benim gibi bir çok farklı duyguyu bir arada yaşayacaksınız.

Birileri çatlasa da, patlasa da İslam gümbür gümbür geliyor.

Sevgili Üstadın dediği gibi; 8220;Şu istikbal inkilabı içinde en gür seda İslam8217;ın sedası olacaktır8221; Üstadın bu müjdesine bütün hücrelerimizle inanıyoruz.

Allah Tinaları Nurlandırsın, onları milyar kılsın8230;

-Nur Hanım öncelikle sizi biraz tanıyalım. Bize geçmişinizden bahseder misiniz?
1985 yılında Kopenhag8217;ın doğusundaki Ringkobing Şehri8217;nde doğdum. 6 yaşımda annemi kaybettim, babam bir daha evlenmedi. İlkokulu ve liseyi Ringkobing8217;de okudum. Daha sonra Üniversite okumak için Kopenhag8217;a geldim. 1 ay hukuk fakültesinde okuduktan sonra, hukuk fakültesini bırakıp Şarkiyat Eğitimi almaya başladım, şu an eğitimim sürüyor.

-Nasıl bir ortamda büyüdünüz? Aileniz dindar mıydı?
Annem pek fazla dindar bir kadın değilmiş; fakat babam kürtaja karşı çıkan, kilisedeki vaazları aksatmayan dindar bir Hıristiyan8217;dır. Babam annemin vefatından sonra kendini daha fazla dine vermiş, diğer kız kardeşimin ve benim dindar birer insan olmamızı istiyordu. Bu nedenle hafta sonları babamla birlikte kiliseye giderdik. Fakat ben 16 yaşımdan sonra dinden uzaklaşmaya, diğer arkadaşlarım gibi yaşamaya başladım.

-Nasıl yani?
Dans etmekten, arkadaşlarımla birlikte eğlenmekten hoşlanıyordum. Arkadaşlarla sık sık bir araya gelip, dans partileri düzenlerdik.

-İslam8217;la nasıl tanıştınız? Müslüman oluş serüveninizi dinleyebilir miyiz?
Üniversite eğitimi almak için Kopenhag8217;a gelmiştim. Hukuk fakültesinde okumaya başladım; fakat bir süre sonra hukuk fakültesinin bana göre olmadığını fark ettim. Okula başladıktan bir ay kadar sonra okulu terk edip bir cafede çalışmaya başladım. Cafeye genellikle yabancı gençler; özellikle de Türkler, Araplar, İranlılar ve Mısırlılar geliyorlardı. Müslümanlarla ilk kez bu cafede tanıştım. Fakat cafeye gelen gençlerin dinle pek fazla ilgileri yoktu, sadece domuz eti yememeye özen gösteriyorlardı. Karikatür olayları başlayınca İslam Danimarka Medyası8217;nın bir numaralı gündemi oldu. Televizyonlar, gazeteler sürekli olarak İslam hakkında haberler yapıyorlardı. Haberlerde İslam8217;ın bir terör dini olduğu, özgürlükleri kısıtladığı, fikir hürriyetine saygı duymadığı, kadınları ezdiği ifade ediliyordu. Biz de cafedeki arkadaşlarla sık sık karikatür olaylarını konuşuyorduk. Çok fazla dindar olmasalar da İslam8217;a yapılan bu saldırı Müslüman Gençleri bir hayli kızdırmıştı.


KARİKATÜRLE BAŞLAYAN İLGİ
Danimarka Medyası8217;nın sürekli olarak İslam8217;a ve Müslümanlara saldırması, ben de İslam8217;a karşı bir ilgi oluşturmaya başladı. Kendi kendime 8220;Danimarka medyası bir çok din varken niçin özellikle İslam8217;la ilgili haberler yapıyor? Danimarkalı Karikatüristler niçin özellikle İslam8217;ın peygamberine saldırıyorlar?8221; diye sormaya başladım. İnternet üzerinden İslam8217;la ilgili İngilizce Siteleri ziyaret ediyordum ve bu sitelerdeki yazıları okuyordum. Karikatür olayları büyüdükçe İslam8217;a olan ilgim daha da fazla arttı ve bir İslam Ülkesi8217;ni ziyaret etmeye karar verdim. Mısır8217;a gezi düzenleyen bir turizm acentesiyle Kahire8217;ye gittik. Gezi grubumuzda Yahudiler, Türkler, Danimarkalılar, Pakistanlılar ve Polonyalılar vardı. Bir hafta boyunca Kahire, İskenderiye ve Şarmul Şeyhi gezdik. Özellikle Müslümanların yabancılara karşı olan konukseverliği ve Mısır8217;da gezerken duyduğum ezan sesleri beni çok etkiledi. Her ezan sesi duyduğumda gökyüzünden bir şeylerin bana seslendiğini hayal ediyordum ve ağlamak istiyordum. Mısır8217;dan döndükten sonra sık sık cafeye gelen Müslüman gençlerle İslam üzerine konuşmaya başladık. Onlara İslam; içki içmeyi, farklı kadınlarla birlikte olmayı yasaklıyor; fakat siz Müslüman olduğunuz halde İslam8217;ın bu emirlerine niçin uymuyorsunuz? diye soruyordum.

-Bu sorunuza ne tür cevaplar alıyordunuz?
8220;İslam bizim kalbimizde, dindar olmasak da İslam8217;a inanıyoruz8221; diyorlardı. Fakat karikatür olaylarından sonra cafeye gelen Müslümanların çoğu daha da dindarlaşmaya başladı.

-Daha sonra ne oldu? Müslüman olmaya nasıl karar verdiniz?
İslam hakkında yaptığım araştırmalar hayatımı değiştirmeye başladı. Artık daha fazla okuyordum ve daha iyi bir insan olmuştum. İçki içmiyordum ve geceleri de diskoya gitmiyordum. Cafeden ayrılıp Şarkiyat bölümünde okumak için tekrar üniversiteye kaydoldum. Şarkiyat okumak istememin nedenlerinden biri de İslam hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaktı. Bir arkadaşımla birlikte Kopenhag8217;da Müslümanların yoğun olarak yaşadıkları Norrebro Bölgesi8217;nden ev tuttuk.

-Bu tercihinizin özel bir nedeni var mıydı?
Hayır. İnternetten araştırma yaptık. Norrebro8217;da bulduğumuz ev son derece ucuzdu. Bu nedenle orada yaşamaya başladık.

8220;İSLAM FARKLI; MÜSLÜMANLAR FARKLI8221;
-Norrebro8217;daki Müslümanlar nasıldı? Müslümanlarla birlikte yaşarken ne tür gözlemlerde bulundunuz?
Özellikle gençlerin İslam8217;la hiçbir ilişkileri yoktu. Bir çoğu tıpkı Danimarkalılar gibi yaşıyorlardı ve sohbetlerinin konusu sürekli olarak sanatçılar, futbolcular ve film yıldızlarıydı. Norrebro8217;da yaşayan Müslümanların benim üzerimde olumlu etkileri olmadı. Bu arada İslam üzerine yaptığım araştırmalarımı iyice arttırmıştım, okuldan döndüğümde hemen internetin başına geçiyordum ve saatlerce İslam hakkındaki yazıları okuyordum. İslam8217;ı araştırdıkça içimdeki Müslüman olma isteği daha da arttı. Ayrıca Avrupa8217;da yaşayan Müslümanların yaşantılarına bakıp, İslam8217;ı değerlendirmemem gerektiğini de öğrendim. Çünkü bu insanların yaşantılarıyla İslam8217;ın istekleri arasında büyük farklar vardı. İnternetten sürekli olarak Kur-an8217;ı Kerim dinliyordum ve Kur-an dinlemek kalbime huzur veriyordu. Zain Bhikha8217;nın İslam8217;la ilgili klipleri de beni çok etkiledi. Özellikle 8220;Allah Biliyor8221; isimli parçayı dinlediğimde sürekli ağlamak istiyordum ve içimde Allah8217;a karşı büyük bir sevgi oluşuyordu. 8220;Son Nefes8221; isimli bir klip seyretmiştim. Klip ölümü anlatıyordu, bu klipi seyrettikten sonra 8220;kendi kendime ölünce ne yapacağım?8221; diye sormaya başladım. İçimi büyük bir korku sardı. Zihnimde, cevaplayamadığım bir sürü soru vardı. Bir Kur8217;an Meal-i alıp okumaya başladım. Şimdiye kadar Kur-an8217;ı hep dinlemiştim, fakat hiç okumamıştım. Kur-an okumaya başlayınca zihnimdeki sorular bir bir cevaplanmaya başladı. Her ayet adeta beni büyülüyordu. İçimde büyük bir heyecan ve coşku oluşmuştu. 8220;Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir8221; ayetini okuduğumda gözyaşlarımı tutamadım ve Kur-an8217;a sarılarak ağlamaya başladım. O an dünyaya geliş nedenimi çözmüştüm, Allah beni dünyaya kendisine kulluk etmem için göndermişti ve hepimizi bir imtihana tabi tutuyordu. İslam8217;a karşı içimde en ufak bir şüphe kalmamıştı ve Müslüman olmaya karar verdim.

Pakistanlı Müslüman bir arkadaşım vardı; O8217;ndan İslam8217;a girmem için bana yardım etmesini istedim. Birlikte Kopenhag8217;da yaşayan İmam Abdullah Wahid isimli bir Danimarkalı8217;nın ziyaretine gittik. İmam Abdullah da sonradan Müslüman olmuş ve İslami bilgisi son derece gelişmiş bir Danimarkalı8217;ydı. Aynı zamanda bir davetçiydi ve bürosuna ziyarete gelen Danimarkalılara İslam8217;ı anlatıyordu. İmam Abdullah8217;a Müslüman olmak istediğimi ve bana yardım etmesi gerektiğini belirttim. İmam, Müslüman olduktan sonra yepyeni bir hayata başlayacağımı, bundan dolayı bu kararımı çok iyi düşünmem gerektiğini söyledi. Ayrıca benden Müslüman olmak istediğimi aileme haber vermemi de istedi. Bana; 8220;Seni bir hafta sonra tekrar büroma bekliyorum8221; dedi.

-Bu ziyaretiniz esnasında Müslüman olamadınız mı?
Hayır.

-Daha sonra ne yaptınız?
Eve geri döndüm ve babama göndermek için uzun bir mektup kaleme aldım. Mektupta babama İslam8217;la tanıştıktan sonra neler hissettiğimi ve niçin Müslüman olmak istediğimi açıkladım Mektubun sonunda İslam8217;ın anne ve babaya verdiği önemi Kur-an8217;dan örnekler vererek anlattım. Babamın Müslüman olduktan sonra onu terk edeceğimi düşünmesini istemiyordum. Mektubu gönderdikten iki gün sonra babam beni telefonla aradı ve bana bağırmaya başladı. Müslüman olursam kendisiyle bir daha görüşemeyeceğimi, benimle bütün bağlarını keseceğini söyledi. Babamı sakinleştirme çabalarım sonuç vermeyince, babama Müslüman olma konusunda kararlı olduğumu belirttim. Babam yüzüme telefonu kapadı ve beni bir daha aramadı.

-Şu an babanızla görüşüyor musunuz?
Hayır. Örtünmeye başladıktan sonra babam daha da çıldırdı. Bana 8220;Başındaki o çuvalı çıkarana kadar seninle görüşmeyeceğim8221; dedi. Benim Müslümanlar tarafından kandırıldığımı ve kısa zamanda Müslümanların gerçek yüzünü göreceğimi düşünüyor. Fakat Müslümanların nasıl oldukları beni çok ilgilendirmiyor, bence önemli olan İslam8217;ın nasıl olduğu. Bir hafta dolduktan sonra İmam Abdullah8217;ın bürosuna gittim. İmama aileme haber verdiğimi ve Müslüman olma konusunda son derece kararlı olduğumu söyledim ve Kelime-i Şehadet getirerek İslam8217;a girdim. İnsanlar bana nasıl Müslüman olduğumu, din olarak niçin İslam8217;ı seçtiğimi soruyorlar. Aslında ben İslam8217;ı seçmedim, İslam beni seçti ve Rabbim İslam8217;a girmem için bana yollar hazırladı.


8220;ÖRTÜM SAYESİNDE EKSİK OLAN ŞEY TAMAMLANDI8221;
-Ne zaman örtündünüz?
Müslüman olduktan 3 hafta sonra örtünmeye karar verdim. İslam8217;a girmiştim fakat bir şeylerin eksik kaldığını hissediyordum. Kendimi daha fazla Müslüman hissetmeliydim. Ayrıca Müslüman olduktan sonra erkeklerin bakışları beni çok fazla rahatsız etmeye başlamıştı. Müslüman olduktan 3 hafta sonra ev arkadaşımla birlikte başörtüsü satan bir mağazaya gittik. Mağazanın önüne geldiğimizde içimi büyük bir heyecan kapladı. Bir başörtüsü satın aldım ve başımı örttüm. Örtündüğüm an, Müslüman olduktan sonra içimde eksik kalan şeyin artık tamamlandığını fark ettim. Örtüm sayesinde Allah8217;ın beni daha fazla sevdiğini hissediyorum.

-İslam8217;a girdikten sonra hiç hayal kırıklıklarınız oldu mu?
Evet. İslam8217;a girmeden önce bütün Müslümanların aynı şekilde düşündüklerini hayal ediyordum. Fakat Müslümanları gözlemledikçe düşüncemin yanlış olduğunu anladım. Önce Hizbu8217;t-tahrir Grubu ile tanıştım, daha sonra selefilerle, daha sonra da sufilerle. Hepsi de kendi anlayışlarının gerçek İslam olduğunu savunuyorlar. Bence Müslümanlar bu şekilde gruplara ayrılmamalılar, çünkü Kur-an hepimizin kardeş olduğunu ve Müslümanların gruplara ayrılmamaları gerektiğini ifade ediyor.

-Danimarka8217;da İslam8217;a ilgi hangi boyutlarda?
Özellikle karikatür olaylarından sonra İslam8217;ı araştıran birçok Danimarkalı, Müslüman oldu. Benim okuldan tanıdığım 3 arkadaşım da karikatür olaylarından sonra İslam8217;ı araştırıp Müslüman oldular. Kendisini en son ziyaretimde İmam Abdullah bana her hafta en az iki Danimarkalı8217;nın ofisine gelip İslam8217;a girdiğini söyledi. İmam Abdullah gibi Danimarka8217;da onlarca imam var. İnşallah İslam bütün Danimarka8217;ya yayılır.

-Son olarak geleceğe dair hayalleriniz neler diye sorsam?
Okulumu bitirip Mısır8217;da veya Suriye8217;de Arapça eğitimi almak istiyorum, babamın da Müslüman olmasını çok istiyorum. Ayrıca iyi bir insanla evlilik yapıp, Danimarkalıları İslam8217;a davet edecek çocuklar yetiştirmek istiyorum.
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
ADEM ÖZKÖSE -- İYİ Kİ VAR

Bir otostopla başladı

Bir kitap daha 2. baskıya gidiyor. Adem Özköse’nin kitabında başka gelişmeler de var!

02 Kasım 2010 Salı 17:51

Bir otostopun değiştirdiği hayat

Türkiye’de 2 . baskı dahi insanın yüzünü güldürür. Özellikle popüler romanları ve siyasi gazeteci kitaplarını /bunlarda da yazanın şöhret olması ya da spekülatif bir konuda yazması şarttır/ hariç tutarsak öykünün şiirin 2. baskıya gitmesi hayli zor, röportajın da o kadar olmasa da zordur.

Gerçek Hayat Ortadoğu muhabiri Özköse’nin yazın çıkan Cennete Otostop ismindeki röportaj derlemesinin 2. baskısının eli kulağında.

Yazara sorduğumuzda mütevaziliği elden bırakmıyor. Adem, kitabı beğenenler çok çok hediye ediyorlarmış etraflarına, diyor.

Kitabın ismi neden Cennete Otostop?

Kitabı okuyunca isminin de nerden geldiği anlaşılıyor. Bu enteresan ve belki bazen “Neden böyle?” diye sorulacak isim hikâyelerden birinden geliyor, tam da yerine oturuyor.

Alman genci anne babasını ziyarete gidiyor. Gittiği yer Frankfurt taşrasında bir kasaba. Issız yoldan araç geçmezken bir araba onu alıyor. Arabadaki Davut isminde bir gurbetçiyle tanışıklık o tanışıklık. Sonrasında görüşmeye devam eden Alman genci Müslüman oluyor.

Bütün bu süreci başlatansa o otostop.

Çeviriler de olacak

Kitabı okuyanların bir de o gözle bakarsa fark edecekleri bir şey var: İçinde Uzak Doğu’dan Güney Amerika’ya envai çeşit hikaye barındıran bu röportajların olabildiğince çok dilde yayımlanması çok güzel olacaktır. Adem’den aldığımız habere göre şu anda İngilizce ve Arnavutça çeviriler yapılıyormuş. Bizden hatırlatması: İspanyolca ve Portekizce de elzem. Hem kitapta çokça var oraların insanları, hem de gündelik haberlerden biliyoruz: Latin Amerika da ve Brezilya’da İslam’a ilgi artarak büyüyor.

 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
ARTIK SÖZ DİRENİŞÇİLERDE
24277.jpg

Cennete Otostop cezaevine girdi
Adem Özköse'nin Cennete Otostop kitabı cezaevlerindeki mahkûmların başucu kitabı oldu.


Birbirinden güzel hidayet öykülerinin ve Adem Özköse'nin tatlı anlatımının meyvesi olan Cennete Otostop'a olan ilgi sınırları zorlamaya devam ediyor. Geçtiğimiz haftalarda 3. baskısı okuyucularla buluşan Cennete Otostop, cezaevlerinde de en çok okunan kitaplar arasına girdi. Silivri Cezaevi'nde yatan bir mahkûm Cennete Otostop'u okuduktan sonra eski hayatını terk etmeye karar verirken, kitap hücre hücre cezaevlerini dolaşıyor.
Cennete Otostop'la gelen hidayet

23812.jpg


Şam-ı Şerif'teki öğrencilerin deyimiyle Adem ağabeyi Türkiye'den dönüşünden sonra evinde ziyaret etme imkanı bulduk. Sohbetin sıcaklığı kısa bir zaman sonra sözü Cennete Otostop'a getirdi. Adem ağabey yüzündeki tatlı tebessümün de eşliğinde bizlere kitapla ilgili başından geçen çok ilginç bir olayı anlatmaya başladı. İşte kendi anlatımıyla Özköse'nin başından geçenler:
"İstanbul Fatih'te yürürken tanımadığım iki bayan yanıma gelerek bana; 'Siz Adem Özköse misiniz? ' diye sordu. Ben 'Evet' deyince bayanlardan biri, 'Bir aydır teşekkür etmek için sizi arıyordum. Yaklaşık bir buçuk ay önce Cennete Otostop'u okudum ve çok etkilendim. Kitabı Silivri Cezaevi'nde yatan ağabeyime göndermeye karar verdim. Ağabeyim dini yaşantısı zayıf olduğu için bir takım adli suçlar işleyip cezaevine girmişti. Cezaevine girmeden önceki hayatı gerçekten çok kötüydü. Size ne kadar teşekkür etsem azdır. Çünkü ağabeyimin hayatı Cennete Otostop'u okuduktan sonra tamamen değişti. Şu an beş vakit namazını kılıyor ve İslam'a göre yaşamaya çalışıyor. Kitabınız sayesinde ağabeyim hidayete erdi. Ayrıca ağabeyimin söylediğine göre Silivri Cezaevi'nde mahkûmlar sırayla Cenneti Otostop'u okuyorlarmış.”

Müjde… Söz Direnişçiler'de geliyor
Cennete Otostop böyle hayırlı olaylara vesile olurken Adem Özköse de mutluluktan uçuyor. Bir yazar için bundan daha güzel ne olabilir ki? Bu arada Cennete Otostop sonrası yaşadığı olayların etkisinden kurtulamayan Özköse, yeni kitaplarını da büyük bir aşk ve şevkle hazırlamaya devam ediyor. İnşallah çok yakında “Söz Direnişçilerde” isimli kitap da kitapevlerinin raflarında yerini alacakmış.
Yeni kitap sayesinde bu sefer de Filistin'den Afganistan'a, Patani'den Çeçenistan'a, Irak'tan Filipinler'e kadar geniş bir coğrafyada yolculuk yapma imkanı bulacağız. Uzaktan hayran olduğumuz insanların hayatlarını okuyacağız. Birbirinden ünlü direniş liderleriyle savaş bölgelerinde, uçsuz bucaksız ormanlarda yapılan görüşmelerin olduğu kitapta ayrıca Özköse bu görüşmelerin hikâyelerini, direniş liderleriyle ilgili gözlem ve duygularına da yer verecek. Şimdiden heyecanla Özköse'nin yeni kitabını bekliyor, bizimle aynı heyecanı taşıyan başka arkadaşların da olduğunu biliyoruz.

Taner Altun Şam-ı Şerif'ten bildirdi
 

hacifersat

Doçent
Katılım
11 Nis 2010
Mesajlar
717
Tepkime puanı
59
Puanları
0
selam ... inşallah ikincisini bekliyoruz. ilk kitap elden ele dolaşıyor. dersler alınıyor, hidayete vesile oluyor. mevlam devamınında devamını nasip eylesin. Adem Özköse belki hayatındaki en güzel işi yaptı.

bu arada orhancan kitabı okuyabildin mi. isterseniz sizede göndereyim...

neyse söz direnişçilerdeymiş :) ....
 

Kıyam

Üye
Katılım
7 Mar 2011
Mesajlar
33
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Bu kitabı okudum, tavsiye ediyorum. Muhakkak okuyun, pişman olmayacaksınız.
Ben elime aldığım gibi bitirdim, o kadar sürükledi yani...
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
resim.ashx


Basım : 2011

Bu kitap zor ve meşakkatli, bir o kadar da maceralı bir sürecin ardından ortaya çıktı. Kitapta bulunan röportajları gerçekleştirmek için bir bölgeye girerken kimi zaman kılık değiştirdim, kimi zaman sınırlarda para karşılığında kaçakçılarla anlaştım. Çatışmaların ortasında kaldım, peşimdeki istihbarat ajanlarını atlatmaya çalıştım, gözaltına alındım, sorgulandım. Özellikle Bağdat'a direnişçilerle görüşmeye giderken şehrin girişinde durdurulup başıma silah dayandığı anı ve Afganistan'da bir saate yakın şiddetli bombardıman altında kaldığım, yanımda insanların ölüp yaralandıkları o zor dakikaları sanırım hayatımın sonuna kadar unutamayacağım. Çünkü o anlar, artık dünyaya veda etme vaktimin geldiğine inanmış ve melekleri beklemeye başlamıştım. İnsan, ölümün kıyısından tekrar yaşama geri döndüğü vakit çok farklı duygular yaşıyor. Hatta hayata alışmakta bile zorlanıyor. Direnişçilerle ve direniş gruplarıyla ilgili karalamaya yönelik, uzaktan yapılan değerlendirmelere asla itibar etmedim. Çünkü savaş bölgelerinde gazetecilik yaparken uzaktan, masa başından yapılan değerlendirmelerin hiç de doğruyu yansıtmadığına bizzat şahit oldum. Bundan dolayı aylarca farklı coğrafyalarda direnişçilerle birlikte kaldım ve günlerce onları dinledim. Kitabı okurken siz de Filistin'den Afganistan'a, Patani'den Çeçenistan'a, Irak'tan Filipinler'e kadar geniş bir coğrafyada yolculuk yapma fırsatı bulacaksınız. Ayrıca dünyaca ünlü direniş liderlerinin hayatlarıyla ilgili bilinmeyenleri, bu kişilerle ilgili benim kişisel gözlem ve düşüncelerimi de okuyacaksınız.
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Direnişçiler Konuşuyor: "Söz Direnişçilerde"

font_01.gif
font_02.gif
font_03.gif
font_04.gif

26855.jpg

Irak’tan Moro'ya, Afganistan’dan Patani’ye, Filistin’e özgürlük için savaşan direnişçilerle konuşan gazeteci Adem Özköse, röportajlarını kitaplaştırdı.

Gazeteci Adem Özköse, İslam coğrafyasındaki direnişçilerle yaptığı röportajları, söyleşileri bir kitapta topladı. "Söz Direnişçilerde" isimli kitabında birçok ülkedeki direniş önderleriyle yaptığı görüşmelere yer veriyor Adem Özköse. Çeçenistan'dan Moro'ya, Patani'den Filistin'e, Irak'tan Afganstan'a dünyanın her yerinde özgürlükleri için savaşan Müslümanlarla konuşan Özköse'nin kitabı Pınar Yayınları'ndan çıktı.
Özköse, kitabında, kimisi direniş önderi, kimisi sonradan şehit düşmüş, kimisi devrimci aktivist, kimisi şehit annesi ve kimisi gerilla Leyla Halid, Nur Misvari, Abdullah Şallah, Abdülhalim Sadulayev, Halid Meşal, Muntazar ez-Zeydi, Çakal Carlos, Caoimhe Butterly (Cueeva), Ebu Hafs, Hacı Ömer, Ebu Hamza, Kumandan Ruslan, Dr. Selahaddin Eyyübi, Ebu Mahmud, Şeyh Raid Salah, Ali el-Cuburi, Semir Kuntar, Nur Abdurrahman, Molla Dadullah ve Ümmü Nidal ile yaptığı röportajları derlemiş.
Adem Özköse kardeşimizi yayınladığı bu kitap ve başarılı röportajları dolayısıyla tebrik ediyor; kitaptaki röportajların İslam coğrafyasındaki çeşitli İslami hareketleri anlamaya katkı sağlayacağını umuyoruz.
HAKSÖZ-HABER

26854.jpg


Ve Söz Direnişçilerde

Taner Altun
Dünyanın ünlü direniş liderleri Savaş Muhabiri Adem Özköse'nin hazırladığı "Söz Direnişçilerde" isimli kitapta bir araya geldi.
İlk kitabı "Cennete Otostop" büyük ilgi gören Gazeteci-Yazar Adem Özköse şimdi de dünyanın en ünlü direniş liderleriyle yaptığı görüşmeleri bir kitapta topladı. "Söz Direnişçilerde" ismi verilen ve Pınar Yayınları'ndan çıkan kitap Filistin'den, Afganistan'a, Patani'den Çeçenistan'a, Moro'dan Lübnan'a kadar birçok bölgeden ünlü direnişçi ile yapılan görüşmeleri içeriyor. Yazar kitapta ünlü direnişçilerin hayatları ile ilgili bilinmeyenleri ve kendi kişisel gözlemlerini de anlatıyor.

Bir gazetecilik başarısı
Kitabın önsözünde de ifade edildiği gibi Özköse, bu kitabı hazırlamak için kimi zaman kılık değiştirmiş, kimi zaman sınırlarda para karşılığında kaçakçılarla anlaşmış. Çatışmaların ortasında kalmış, peşindeki istihbarat ajanlarını atlatmaya çalışmış, hatta gözaltına alınıp sorgulanmış. Kitap bu yönüyle gerçek bir gazetecilik başarısı… Savaş bölgelerinde muhabirlik yaparken insanoğlunun tarihin en etkili dezanformatik kuşatmalarından biriyle karşı karşıya olduğunu fark ettiğini ifade eden Özköse, bu kitap vasıtasıyla direnişçilere, devrimcilere, muhaliflere karşı olan medya kuşatmasını da kırmaya çalışmış. Kitabı okuyan biri olarak, yazarın bu konuda da son derece başarılı olduğunu düşünüyorum.

Direniş mi terör mü?
Direniş bölgelerinden resimlerin de kullanıldığı kitap ayrıca direniş ile terör arasındaki ince farkı da gözler önüne seriyor. Yazar kitabın girişinde bu konu ile şunları söylüyor: "Vatanları işgal altında olan, özgürlükleri ellerinden alınan, inançları ve yaşam tarzları tehdit edilen, hatta zorla değiştirilmeye çalışılan insanların direnmelerini, mücadele etmelerini son derece doğal bir hak olarak görüyorum. Fakat her şeyin flulaştığı, birbirine karıştığı bu çağda, direnişin yöntem ve metotlarının her zamankinden daha fazla tartışılması gerektiğini düşünüyorum."

Kitaptan bazı başlıklar:
-Molla Dadullah'ın Afganistan'ı
-Halid Meşal ve Mavi Marmara
-Hapishanelerin Eskitemediği Direnişçi
-Bir Annenin En Zor Vedası
-Çeçen Çocuklar Sivil Değil mi?
-Veziri Savaşçılar ve Taliban
-Profesyonel Militan Çakal Carlos
-Bush'a Ayakkabı Fırlatan Gazeteci
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
O KORKMAZ KOLAY KOLAY!
25174.jpg

Nakşibendi savaşçıları bu kitapta!
Gerçek Hayat Dergisi'nin Ortadoğu Temsilcisi başarılı gazeteci Adem Özköse'nin ikinci kitabı olan 'Söz Direnişçilerde' çıktı.


25175.jpg


Cennete Otostop'tan sonra

İlk çıkan 'Cennete Otostop' kitabıyla büyük ilgi gören Adem Özköse ikinci kitabını da Pınar Yayınları'ndan çıkardı. İlk kitabı 'Cennete Otostop'ta sonradan Müslüman olanların hikâyelerini konu edinen ve onlarla İslamı nasıl seçtikleri hakkında röportajları yayınlayan Adem Özköse, ikinci kitabında dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan büyük direnişçilerle yaptığı röportajları bir araya getirmiş.
Kitabın önsözünde Adem Özköse, direnişçilerle görüşme yapmak istediğinde çektiği zorlukları da anlatmış. Direnişçilerle önemli konularda muhabbet etme olanağı yakalamış ve direnişçilerin hangi şartlarda yaşadığını, nelerle mücadele ettiklerini ve birçok bilinmeye duruma şahit olmuş.

25176.jpg


Direniş ne demek ?

Direnişçilerin, hangi uğurda ve davada mücadele verdiklerini bu kitapta ortaya koyan Adem Özköse, kitaptaki tüm direnişçilerin tek bir amaç uğrunda birleştiklerini gösteriyor: Toprakları işgal edilen, özgürlükleri ve yaşam tarzları ellerinden elinden alınan, inançlarını yaşamaya izin verilmeyen insanların, bu işgalci güçlere karşı direnmesi haklı bir mücadeledir.

Kitapta kimler var?

25177.jpg


Söz Direnişçilerde adlı eserde işte şu direnişçilerle yapılan söyleşiler yer alıyor: Çakal Carlos, Halid Meşal, Leyla Halid, Nur Misvari, Kumandan Ruslan, Muntazar ez Zeydi, Dr. Ramazan Şallah, Nur Abdurrahman, Molla Dadullah, Cueeva, Abdülhalim Sadulayev, Hacı Ömer, Ebu Hamza, Nakşibendi Savaşçılar, Ebu Mahmud, Ebu Hafs, Şeyh Raid Salah, Ali el Cuburi, Semir Kuntar, Ümmü Nidal...
Başarılı, sevilen gözüpek gazeteci Adem Özköse'nin ilk kitabı gibi ikinci kitabı'nin da çok satacağı ve ilgi göreceği tahmin ediliyor. Biz de ümmetin yüz akı gazetecilerden Adem Özköse'yi bu eseri için kutluyoruz.


Cengiz Yalçınkaya direnişe inanarak haber verdi
 

hacifersat

Doçent
Katılım
11 Nis 2010
Mesajlar
717
Tepkime puanı
59
Puanları
0
selam sipariş ettik bekliyoruz :) Adem Özköse yine yapmış yapacağını ...
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
DİRENENLERLE DOST OL!


25611.jpg

Zafer yiğit insanların işidir!
Adem Özköse’nin yeni çıkan “Söz Direnişçilerde” kitabı, Müslümanların isyan ahlakını ne güzel anlatıyor.



“Bana göre insan olmak, zulme karşı mücadele etmek demektir” diyor İrlandalı kadın direnişçi Cueeva. Ardından ekliyor: “Direnişçilerin ve devrimcilerin hayatı dünyanın en zor, en meşakkatli hayatıdır. Fakat onlar hayatı onur ve şerefle yaşarlar.” Bu ifadeler, aslında dünyanın çeşitli yerlerinde zulme başkaldıran herkesin ortak davasını özetlemeye yetiyor. Bizler de kendimizi bu davanın ortakları olarak görüyor ve dualarımızın sonunda “adını bile bilmediğimiz bölgelerde direnen Müslümanlar için” zaferler niyaz ediyoruz. Dualarımızda da samimiyiz, çünkü gerçekten direniş coğrafyalarının ne adını tam biliyoruz ne de haritadaki yerini.
Müstesna insan Adem Özköse, giriştiği faaliyetlerde, yazdığı yazılarda ve kitaplarda bu derin problemi çözmeye çalışanlardan biri. O, Müslümanlar için en önemli problem olarak bu kopukluk halini gösteriyor ve gelecek adına gerçekten umut dolu bir söylem geliştiriyor: “Benim okuyucularım daha çok İttihad-ı İslamcı, yumrukları sıkılı; Gazze, Afganistan, Patani, Irak ve Ümmet-i Muhammed diye bir derdi olan İslamcı gençlerden oluşuyor. Bu gençler Şam’ı, İsfahan’ı, Bosna’yı, özellikle de Kudüs’ü deli gibi özlüyorlar. Ömer Muhtar’ı, Malcom X’i, Abdullah Azzam’ı, Aliya’yı çok seviyorlar ve Sezai Karakoç’a, Necip Fazıl’a, şehid Seyyid Kutub’a, Said Nursi’ye büyük saygı duyuyorlar. Son derece samimi olan ve kimi zaman âşık olarak, kimi zaman kavga ederek, kimi zaman da dünyanın farklı yerlerindeki mazlum kardeşleri için sokaklara çıkarak slogan atan bu arkadaşları ben de çok seviyorum.”

Söz sırası direnişçilerde!
Adem Özköse'nin yoğun emekleri ve mesleki başarılarıyla oluşturduğu “Söz Direnişçilerde” adlı kitabı, samimiyetin bir ürünü olarak ortaya çıktı. Hiç kuşkusuz, fildişi kulelerden ve entelektüel kaygılardan arınmak, bu samimiyetin çok önemli bir bölümünü oluşturuyor ve kitaba gösterilen teveccühün en önemli nedenini oluşturuyor.
Direnişçilerle yapılan söyleşilerden oluşan Söz Direnişçilerde, ilk olarak Allah’ın bir yardımı, ikinci olarak ise esaslı bir gazetecilik başarısı. Savaş bölgelerinin gazeteciler için ayrılmış korunaklı bölgelerinde haber yapan meslektaşlarına göre, Adem Özköse'nin yaptıklarının, birkaç gömlek üstte olduğu çok açık bir şekilde ortada. Zira, Amerikan işgalindeki Afganistan dağlarından, tecrit halindeki Veziristan bölgesine, Tayland işgalindeki Patani’den, İsrail katliamlarının aralıksız sürdüğü Gazze’ye kadar birçok direniş bölgesini, kitabı okurken göz önüne getirmek bile oldukça zor oluyor. Bu aynı zamanda, zulme karşı direnişin, mü’minlerin ve insanlık vicdanının ortak paydası olduğunu ortaya koyuyor. Direnişin ve şehadetin tüm nesillere ve çağlara bir çağrı olduğu adeta bayraklaşıyor.
Direnişçilerin söylediklerini okurken, azmin ve imanın insanları nasıl olgunlaştırdığı ve nasıl korkusuzlaştırdığı gözlemlenebiliyor. Bunun yanında, farklı bölgelerde direnen direnişçilerin, birbirleriyle ilişkileri olmasa da ortak ilkeler benimsediğini görülebiliyor. O ilkelerin en önemlisi, hiç şüphesiz masum insanların ve sivillerin hedef alınmadığı bir direniş ahlakı. Bu sebeple hemen her yerdeki direniş grupları, ilahi yardımı ve halklarının yakınlığını kazanabiliyorlar.


Çiçekleri koparmak baharın gelmesini engellemez
Söz Direnişçilerde, birbirinden ilginç ve ibretlik hikâyelerle dolu. Uçak kaçırma eylemleriyle tanınan ve 4 yaşında ailesiyle birlikte Filistin’den göç etmek zorunda kalan Filistin’in ünlü kadın direnişçisi Leyla Halid’in ilk uçak kaçırma eylemi, bunlardan yalnızca bir tanesi. Roma’dan kalkıp Tel Aviv’e inecek olan ve içinde üst düzey İsrailli yetkililerin bulunduğu uçağı kaçıran Leyla Halid ve arkadaşları, Suriye’ye inmeyi planlamışlardır. Ancak çocukluğundan beri Filistin’den ayrı yaşayan Halid, Filistin’i havadan da olsa görmek ister ve kendi ifadesiyle “pilota Suriye’ye inmeden önce Filistin üzerinden uçmasını” söyler. Filistin üzerinde birkaç tur attıktan sonra uçağı Suriye’ye indirirler. Leyla Halid’in bu olayı anlatmasından sonra söyledikleri ise mücadelesindeki kararlılığı özetliyor: “İsrail, Filistinli gençleri öldürerek çiçeklerimizi koparabilir. Fakat çiçekleri kopararak baharın gelmesini engelleyemeyecektir.”

Bu defa isabet alacak
Görevinin sona ermesi sebebiyle Irak’a gelen ABD Başkanı Bush’a ayakkabılarını fırlatan ve uzun bir süre işkencelere maruz kalan Iraklı gazeteci Muntazar El Zeydi, yaptığı bu eylemi, “Iraklılar adına bir veda öpücüğü” olarak nitelendiriyor. “Bush boydan kurtardı, Obama gelirse alnının ortasına patlatırım” diyor. Hizbullahın kazandığı zafer sonucunda, İsrail’in serbest bırakmak zorunda kaldığı Filistinli direnişçi Semir Kuntar’ın, 17 yaşında girdiği ve 47 yaşında çıktığı İsrail zindanlarını anlattığı satırlar da, mücadelenin büyüklüğünü gösteriyor. Kendisine 542 yıl hapis cezası veren İsrailli hâkime; “Bana bu cezayı veremezsin; çünkü İsrail asla 542 sene yaşayamayacak” diyen Kuntar, hapishanelerin direniş ruhuna zarar veremeyeceğini anlatıyor.
İnsanlara doğruları ulaştırmanın, kutsal bir çaba olduğuna inanan Adem Özköse, bu çalışmasıyla yeni ufuklar açıyor. Medya kuşatmasını bir anda kıramasa da bu yolda çalışmaya devam ediyor. Onun gayretleri şehid annesi Ümmü Nidal’ın samimi sözleriyle de birebir örtüşüyor: “Zafer, ancak şehitlerle, cesur ve yiğit insanlarla kazanılır.”


Hüseyin Buladı okudu, yazdı
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
DİRENENLERE SELAM OLSUN


26649.jpg

Bombaların altında yazılan kitap
Adem Özköse’nin ikinci kitabı olan “Söz Direnişçilerde” okuyucuyu bambaşka bir dünyaya götürüyor.



Büyük beğeniyle karşılanan ve kısa zamanda dört baskı yapan “Cennete Otostop”tan sonra Adem Özköse bu sefer de “Söz Direnişçilerde” isimli kitabıyla okuyucularını selamlamıştı.
Savaş bölgelerinin tecrübeli muhabiri Özköse’nin gazeteciliğinde yıllardır en öne çıkan yönü röportajcılığıdır. Kimi zaman Çırağan Sarayı’nın kral dairesinde bulur muhatabını (Enver İbrahim), kimi zaman da bir salon toplantısında (Yvonne Ridley). Bunlar da başarılı röportajlardı, muhakkak bu isimler de özel ve önemliydi. Fakat gazetecilikte –röportajda- çıtayı yükselten, bulunması konuşulması daha zor olan isimleri bulmak, konuşmak, konuşturmaktır.
Bizim de Özköse’miz var
Uzunca zaman Avrupalı gazeteciler iyi icra ederdi bunu ve biz çocukken gazeteciliğe özenenler olarak böylesi isimlere gıpta ederdik: Oriana Fallaci, Bernard Henry Levi... Bu şüphesiz Batılıyı, beyazı, yakışıklıyı, kadını, solu daha artistik bulmakla da alakalı olabilirdi. Heyhat şimdi bir arkadaşım benzer bir çıtayı yakalamış belki de aşacak, üstelik bütün bunları yaparken büyük bir basın kuruluşunun şemsiyesi altında değil, bir ülkenin bir partinin bir ordunun “borazanı, embeddedi, angajesi, ataşesi” hiç değil. Gerçekten zor, meşakkatli, hummalı, sabır yüklü işlerin toplamıyla oluşmuş “Söz Direnişçilerde” seçkisi.
Gerçekler bilinebilir mi?
Eski İngiltere başbakanlarından Lloyd George’dan bahsediyor Adem Özköse kitabın sunuş yazısında: “İnsanlar gerçeği bilirlerse savaşlar yarın bitebilir. Fakat asla gerçeği bilemezler ve bilemeyecekler” demiş George. Özköse de bu iddiaya karşı ses kayıt cihazını direnişçilere uzatmış, tüm kitabın özeti de aslında burada. Özköse, “Hayır insanlar bir gün gerçekleri bilebilirler.” diyor ve bunun için çabalıyor. Filistin, Afganistan, Patani,Irak, İrlanda, Çeçenistan ve nice ülkeler; Leyla Halid, Cueeva, Çakal Carlos, Halid Meşal ve onlarca direnişçi... “Söz Direnişçilerde” güzel, sade, gerçek, abartısız ve mutlaka okunması gereken bir kitap.


Yasin Şafak “direnenlere selam olsun” dedi.
 

hacifersat

Doçent
Katılım
11 Nis 2010
Mesajlar
717
Tepkime puanı
59
Puanları
0
diren aslan abim

Direnen Adem Abime selam olsun önce yazdın sonra yaşadın " söz direnişçilerde " mevlam sözü sanada nasip etti biiznillah. zalim ve hainlere karşı mevlam yar ve yardımcın olsun. her ne kadar fiilen yanında değilsekte fikren ve manen yanındayız. zalimlerin , despotların sultasını kırmat için , küfrün önderlerini devirmek için selam olsun direnişçilere selam olsun Ümmetin Yiğitlerine.
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
cogrfy%282%29.jpg


Özköse’nin yeni kitabı Ümmet Coğrafyası çıktı


İslam dünyasının içinden geçtiği günlerin anlaşılması için onlarca ülkeye yapılan ziyaretler sonrası Gazeteci-Adem Özköse tarafından hazırlanan Ümmet Coğrafyası kitabı çıktı.



Gazeteci -Adem Özköse’nin yeni kitabı Ümmet Coğrafyası okuyucularla buluştu. Pınar Yayınları’ndan çıkan kitapta Filistin’den Fas’a, Moro’dan Suriye’ye, Libya’dan Makedonya’ya, Kosova’dan Suud’a, Tunus’dan Yemen’e, İran’dan Patani’ye, Nepal’den Malezya’ya, Cezayir’den Pakistan’a, Latin Amerika’dan Arakan’a kadar uzanan güzergâhta nelerin olup bittiği konu ediliyor. Yapılan söyleşiler vasıtasıyla Müslümanların son 100 yıllık dönemde yaşadıklarını, tecrübelerini, hangi imkân ve zaaflara sahip olduklarını, Müslüman toplulukların umutlarını, beklentilerini, gelecek perspektiflerini anlatan kitap bu yönüyle ümmetten haberler getiren bir çalışma olma özelliği taşıyor. Hasan el Benna, Seyyid Kutup, Erbakan Hoca, Şeyh Ahmet Yasin, Malcom X, Rantisi, Abdulhamid Han, Ömer Muhtar, Aliya İzzetbegoviç ve Mevdudi’den arda kalan düşünsel ve mücadele mirasının izleri de kitabın bir başka konusu.

Arap Uyanışı ve yeni bir dönem

ummet_cografyasi.jpgÜmmet Coğrafyası kitabının amaçlarından bir diğeri de Arap isyanlarıyla başlayan süreçle ilgili okuyucuya bizzat kaynağından, bu sürecin önemli aktörlerinden doğru bilgiler aktarmak. İslam dünyasının Arap Uyanışı ile birlikte yeni bir çağa girdiğini savunan Gazeteci-Adem Özköse kitabın önsözünde şu ifadelere yer vermiş: Ümmet Coğrafyası’nın halkları, aralarına sınırlar konulan kardeşler sonunda sessizliklerini bozdular. Kahire’den, Şam-ı Şerif’den, İstanbul'dan, Gazze'den, Bingazi’den yükselen özgürlük çığlıkları İslam dünyasının yüzyıldır süren suskunluğunu sonunda yerle bir etti. Suskunluk yerini direnişe, çaresizlik ise umuda bıraktı. İslam dünyası küllerinden yeniden doğmaya, dirilmeye başladı. Artık rüzgâr tersine dönüyor. Bir çağ kapanıyor ve yeni bir çağ açılıyor. Teslimiyet kültüründen direniş kültürüne geçiliyor. İslam dünyasının minarelerinden özgürlük sesleri yükseliyor. Yıllardır ezilen Müslümanlar adalet temelli yeni bir İslam dünyası kurmak istiyorlar. Müslüman halkların kararlılık ve cesareti tarihin kapılarını yeniden zorluyor.”


 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
seyyah-kapak-%281%29.jpg


Gazeteci-Yazar ve belgesel yapımcısı Adem Özköse’nin İslam dünyasının farklı bölgelerine yaptığı gezi notlarından oluşan Seyyah kitabı Pınar Yayınları’ndan çıktı.

Adem Özköse’nin dördüncü kitabı olan Seyyah okuyucularla buluştu. Afrika’dan Asya’ya, Ortadoğu’dan Asya’ya kadar bir çok İslam beldesine yapılan ziyaretlerin anlatıldığı kitap genç ve Müslüman bir seyyahın İslam dünyasını gezerken gördüklerini, hissettiklerini, tanıştığı insanları içeriyor. Son derece akıcı ve zevkli bir üslupla kaleme alınmış olan kitapta ayrıca gidilen ülkelerle ilgili fotoğraflar da kullanılmış.
Yoların öğrettiği gerçek
İslam dünyasından Türkiye’nin, Türkiyeli Müslümanların nasıl görüldüğünün de irdelendiği kitap bir taraftan gezi rehberi olma özelliği taşırken diğer taraftan da bir kimlik arayışının, biz kimiz sorusunun cevabını arıyor. Yolların kendisini bölünmüş, parçalara ayrılmış Alem-i İslam gerçeğiyle karşı karşıya getirdiğini ifade eden Özköse kitabın önsözünde şunları belirtmiş: “Sınırların ardındaki ümmeti keşfettikçe; inançları, duyguları, sevinç ve üzüntüleri aynı olan ümmet ailesinin birbirinden nasıl koparıldığını fark ettikçe, Âlem-i İslam’ın bizim geçmişimize, tarihimize nasıl değer verdiğini gördükçe, zihnimde sorularıma dair cevaplar da oluşmaya başladı. Hepimiz yüzyıl önce yıkılmış bir medeniyetin çocuklarıydık ve hüzünle yıkıntılar arasında dolaşıyor, rotamızı arıyorduk. Üzerinde yaşadığımız toprak ise Âlem-i İslam için, mazlumlar için bir umut, bir sığınaktı. İşte bu umudu yok etmek için inancımızla, tarihimizle, kültürümüzle, ümmetimizle olan bağlarımız yüz yıl önce koparılmıştı. Zihinlerimiz, ruhlarımız işgale uğramış, Âlem-i İslam’ın bize yüklediği anlamdan, misyondan uzaklaşmıştık. Her ne kadar son yıllarda bu misyona, üzerinde yaşadığımız toprakların gerçek ruhuna dönüş yolunda adımlar atılmaya başlansa da…”
Kitabın içindekiler
Son bölümünde yollara düşme planları kuranlara önemli hatırlatmaların yapıldığı Seyyah kitabı şu başlıklardan oluşuyor:
Rüya içinde rüya Bosna
Asyalı İslam beldesi Patani
Nepal’e yolculuk
Yeryüzünün vicdanı Gazze
Elveda sevgilim, elveda Gazze
Ortadoğu’nun Paris’i Beyrut
Hartum ve Nil
Kudüs’ün komşusu Amman
Siyahın başkenti Tahran
Mindanao Adası ve Moro Müslümanları
İçimizdeki türkü Yemen
Çöl çiçeği Nijer
Güneyden Kuzeye bir Fas gezisi
Balkanların incileri Üsküp ve Ohri
Çölün ortasındaki ülke Moritanya
Özgürlüğün sembolü Tunus
Gazze’deki İstanbul Cephesi’ne hoş geldiniz
Bir kıyı güzeli Akabe
Kayıp Şehir Petra
Ömer Muhtar’ın ülkesi Libya
Çölün gelini Palmira
Medine yollarında
Doğu’nun Melikesi İsfahan
 
Üst