K
Kaçak
Guest
Kanuni Sultan Süleyman’ın kubbe vezirlerinden Hüsrev Paşa’nın ölümü Osmanlı tarihinde ilginç bir yer tutar. Çaşnigirbaşı, Kapıcular Kethüdası, Rumeli Beylerbeyi, Mısır ve Konya Valiliği, son olarak da kubbe veziri olan paşa nevi şahsına münhasır bir karaktere sahipti. Lakabı “deli” olan paşa, gayet sinirli ve hırslı biridir. Nitekim paşanın bu hali sonunu da hazırlamıştır.
Fotoğrafları büyütmek için üzerini tıklayınız
Sultanın huzurunda edepsizlik
Bir gün Kanuni Sultan Süleyman’ın huzurunda Hüsrev Paşa, sadrazam Süleyman Paşa ile tartışır. Hatta daha da ileri gittiği ve belindeki hançere sarılarak Süleyman Paşa’nın üzerine yürüdüğü söylenir. Sultan, vezirlerinin huzurunda yaptıkları bu edepsizliği affetmez ve ikisini de görevlerinden azleder. Küstahlığının cezasını vezaretten olarak ödeyen Hüsrev Paşa bu durumu gurur meselesi yapar ve çok içerler. Hatta birkaç gün sonra atına binerken yanında eski dalkavukların, hizmetkârların olmadığını fark edince bu durum karşısında yaşamanın anlamsız olduğunu düşünür. “Şimdi ben bu hal ile ata binmektense ölmek yeğdir. Bari kimesne beni bu halde görmesün!” der ve kendini evine kapatır.
17 gün açlık grevi
Lütfi Paşa’nın Tarih’ine göre olaylar bundan sonra şöyle gelişir. “Vezaretten azil olduğunu gussası (kederi) canına ve cigerine kâr edüp muâlece için (ilaç yapmak için) nice etibbalar (doktorlar) getirdüp bazı eşribe (şurup) ve ilaç kasdin ettiklerinde siz bana kasd edersiz, bana zehir yedirmek istersiz deyu gönlüne vesvese-i şaytani galebe edüp kimesneye itimad ve itikad edemeyüp ahirülemir on yedi gün miktarı yemek yimeyüp ve su içmeyüp bu hal üzerine dünyadan hasretle gitti.”
En süslü vezir türbesi
Sanat tarihçileri, Hüsrev Paşa’nın Fatih’te Hüsrev Paşa ve Hoca Efendi sokaklarının kesiştiği köşede yer alan türbe için “en gösterişli vezir türbesi” ifadesini kullanır. Gerçekten de usta Mimar Sinan, kufeki taşından yaptığı bu eserini özene bezene oluşturmuştur. Şu anda restorasyon geçiren türbe bir çok afet atlatmış, meşhur Fatih yangınında da yanmıştır. İçerisindeki dört lahdin bu yangın sırasında zarar gördüğü bilinmektedir.
Kapısındaki kitabede paşanın ölümüne tarih düşülmüştür:
Hak kıyamette inayet eylesin
Mustafa âna şefaat eylesin
İşidenler dediler tarihini
Daim Allah ona rahmet eylesin (952 h./ 1545 M.)
Fotoğrafları büyütmek için üzerini tıklayınız
Sultanın huzurunda edepsizlik
Bir gün Kanuni Sultan Süleyman’ın huzurunda Hüsrev Paşa, sadrazam Süleyman Paşa ile tartışır. Hatta daha da ileri gittiği ve belindeki hançere sarılarak Süleyman Paşa’nın üzerine yürüdüğü söylenir. Sultan, vezirlerinin huzurunda yaptıkları bu edepsizliği affetmez ve ikisini de görevlerinden azleder. Küstahlığının cezasını vezaretten olarak ödeyen Hüsrev Paşa bu durumu gurur meselesi yapar ve çok içerler. Hatta birkaç gün sonra atına binerken yanında eski dalkavukların, hizmetkârların olmadığını fark edince bu durum karşısında yaşamanın anlamsız olduğunu düşünür. “Şimdi ben bu hal ile ata binmektense ölmek yeğdir. Bari kimesne beni bu halde görmesün!” der ve kendini evine kapatır.
17 gün açlık grevi
Lütfi Paşa’nın Tarih’ine göre olaylar bundan sonra şöyle gelişir. “Vezaretten azil olduğunu gussası (kederi) canına ve cigerine kâr edüp muâlece için (ilaç yapmak için) nice etibbalar (doktorlar) getirdüp bazı eşribe (şurup) ve ilaç kasdin ettiklerinde siz bana kasd edersiz, bana zehir yedirmek istersiz deyu gönlüne vesvese-i şaytani galebe edüp kimesneye itimad ve itikad edemeyüp ahirülemir on yedi gün miktarı yemek yimeyüp ve su içmeyüp bu hal üzerine dünyadan hasretle gitti.”
En süslü vezir türbesi
Sanat tarihçileri, Hüsrev Paşa’nın Fatih’te Hüsrev Paşa ve Hoca Efendi sokaklarının kesiştiği köşede yer alan türbe için “en gösterişli vezir türbesi” ifadesini kullanır. Gerçekten de usta Mimar Sinan, kufeki taşından yaptığı bu eserini özene bezene oluşturmuştur. Şu anda restorasyon geçiren türbe bir çok afet atlatmış, meşhur Fatih yangınında da yanmıştır. İçerisindeki dört lahdin bu yangın sırasında zarar gördüğü bilinmektedir.
Kapısındaki kitabede paşanın ölümüne tarih düşülmüştür:
Hak kıyamette inayet eylesin
Mustafa âna şefaat eylesin
İşidenler dediler tarihini
Daim Allah ona rahmet eylesin (952 h./ 1545 M.)