Abnahtarın Düştüğü Yer

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
İmanına sarılanlar yalnızca Allah’tan korkar ve yalnızca Allah’tan ümid eder. Bu aynı zamanda onların kendileri dışında Allah korkusu taşıyan her insandan bir şey umma hissini kuvvetlendirir. Böylelikle insan insanın ümididir diyebilme imkânına kavuşuruz.

Bu zihin çerçevesinde insanlardan pek çok şey umduğum gibi şu pek meşhur fıkrayı bilmelerini de umuyorum:
Gece vakti sokak lâmbası altında endişeyle bakınan adama sormuşlar: “Nedir seni bu can sıkıntısına duçar eden?” adam huzursuzluğundan hiçbir şey eksiltmeksizin cevap vermiş:

“Düşürdüğüm anahtarı arıyorum!” Sual edenler yardım edenler haline dönüşmek kastıyla bir yeni sual tevcih etmiş: “Anahtarın düştüğü yer tam olarak hatırında mı?” “Ah, evet” demiş telaşlı adam, işaret parmağıyla iki metre ötesini göstererek “anahtarımı tam şurada düşürdüm”. “Niçin” demişler, “aramanı anahtarı düşürdüğün yerde yapmıyorsun?”

“Çünkü” diye cevabı yapıştırmış adam, “orası o kadar karanlık ki, orada değil anahtarı bulmak, herhangi bir şeyi bile görebilmem imkânsız
”.

Fıkra meşhurdur; ama hiç kimse bu fıkradan alınmaz. Hiç kimse benim de bu adamdan farkım yok demez kendine, benim de yaptıklarım bu adamın yaptığından başka bir şeye benzemiyor demez.

Yani biz insanlar kapımızı çalıp “Ben geldim” diye seslenen hakikate kapıyı açmayız. Hakikatin de, herkesin de duyabileceği yükseklikte bir sesle şunu deriz: “Kusura bakma, vaktimi seninle meşgul olmağa hasredemem. Şu anda ben hakikatin kapımı çalmasını bekliyorum”.



http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/Yazi.aspx?YID=1141&KID=55&PGID=0
 
Üst