4 yıldır camide tek başına namaz kılan imam

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
Bu köyde camiye kimse uğramıyor!


Çanakkale'de, Denizgöründü Köyü'nde yapılan ve 2007 yılında Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu'nun hizmete açtığı cami köylülerden ilgi görmedi.



Alevi vatandaşların yaşadığı Çanakkale'nin Denizgöründü Köyü'nde devletin yaptırdığı ve 2007 yılında Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu tarafından hizmete açılan cami beklenen ilgiyi görmedi.

Cemaat olmaması üzerine 4 yıldır camide tek başına namaz kılan imam, müftülükçe haftanın üç günü komşu köylerde görevlendirildi.


Merkeze bağlı 300 nüfuslu Denizgöründü'de 2005 yılın sonlarında inşaatına başlanan cami, 2007'de tamamlanarak Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu tarafından hizmete açıldı. Devletin 70 bin lira harcayarak yaptırdığı cami yaptırdığı köyde, o açılışın ardından beklenen olmadı. Köylüler, kendilerine sorulmadan yapıldığını söyledikleri camiye uğramaz oldu. Müftülük tarafından camiye atanan imam Baki Pesen, beş vakit namazı 4 yıl boyunca tek başına kıldı. Daha sonra ise kimsenin gelmediğini bildirdiği Müftülük, Pesen'i haftanın üç günü başka köylerde imamlık yapması için görevlendirdi. Denizgöründü'de ise dört gün caminin kapılarını açan imamla birlikte ara sıra Muhtar İbrahim Kahya namaz kılmaya başladı. Ancak muhtarın da camiye geliş sayısının haftada 3'ü geçmediği öğrenildi.


YAPARKEN BİZE SORMADILAR

Köy sakinlerinden Hasan Durmuş, caminin köylüye sorulmadan yapıldığın belirterek, "Devlet kimseye bir şey demeden geldi bura camiyi dikti. Ancak köyümüzden hiç giden yok. Cami yapılırken bize sorsalardı da karşı çıkmazdık. Ama onun yerine cemevini tercih ederdik. Ben hiç gitmedin, gitmem de. Sadece cemevi olursa giderim'' dedi.

CAMİYİ MUHTAR İSTEMİŞ

Köy Muhtarı İbrahim Kahya ise, cami için başvuruyu kendisinin yaptığını anlatarak, "Ben müftülükle görüşüp cami yapılmasını istedim. Onlarda uygun görüp yaptılar. Ama kimse camiye gitmiyor. Cemevi de yapılacak olursa karşı değilim'' diye konuştu.

Diğer yandan, cami yapıldığından bu yana bahçesindeki musalla taşı da bir kez dahi kullanılmadı. Bunun sebebi olarak ise, Alevi olan Denizgöründü köylülerinin, hayatını kaybeden yakınlarını kendi örf ve adetlerine göre toprağa vermeleri gösterildi.


BARDAKOĞLU AÇILIŞTA CAMİYE İLGİ İSTEMİŞTİ

19 Mart 2007'de gerçekleşen açılış töreninde konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, camilerin birlik ve beraberlik mekanları olduğunu belirterek, şu sözlerle alevi vatandaşlardan ibadethaneye ilgi istemişti: "Günde 5 vakit ezan okunur. Hali vakti iyi olanlar gelir burada ibadet eder. Çocuklarımız gelir burada Kuran öğrenir. İslam dinini, güzel ahlakını, peygamber efendimizin hadislerini, iyi insan olmayı öğrenir. Camilerimiz aynı zamanda bir eğitim mekanlarıdır. İyi insan, iyi komşu olmanın öğretildiği mekanlardır. Camiler birbirimizi daha çok sevip saydığımız mekanlardır.
Sadece ibadet etmek için camiye gelmeyiz. Burada birbirimizi tanımak, dayanışmak, birbirimizi hal ve hatırını sormak için bir arada oluruz. Yeni yapılan bu cami de Denizgöründü halkı için inanıyorumki birlik ve beraberlik mekanı olacaktır. Böyle yapabilirsek millet, kardeş oluruz. Herkes kendi haline bakarsa o zaman toplum da olamayız, millet de. 92 yıl önce elbirliği, gönülbirliği ettik, omuz omuza bu vatanı müdafaa için çalıştık, çabaladık, şehit olduk. Bugün de ülkenin maddi ve manevi kalkınması için bir arada olmamız birbirimize destek vermemiz gerekiyor.''


Kaynak: DHA
 

reis

Kıdemli Üye
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
10,901
Tepkime puanı
414
Puanları
0
Konum
Karadeniz
Olacağı budur.
Gidip de İslamla alakası olmayanların köyüne niye cami yapıyorsun ki..
Bu hem onlara işkence hem bize...
Diyanet Reisi de olsa kafalar prangalı olduktan sonra hiçbir şey fark etmiyor..
Nato kafa nato mermer derler(di) buna askerlikte..

Zaten bazen ne çekiyorsak işbaşına gelen bizim(!) dindarlardan çekiyoruz..
Kanunlar bizim dindarlar için neredeyse (haşa) adeta Kur'an ayeti gibi.. Kanunda kravat takılacak mı yazıyor. Yazıyorsa takılacak, başka kuş tanımayız..
Bizim dindarlarda inat varsa bizde de var..
Takmıyoruz..
 

|SEÇKiN|

Profesör
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
812
Tepkime puanı
133
Puanları
0
Konum
İstanbuL
üçte ikisi bektaşi olan bir trakya köyünde görev yaptım, üç yıl süreyle...
önce sorarak öğrenerek köyün demografik haritasını çıkardım. camiye gelen beş on kişilik sünni cemaatten...
öğrendim ki, o güne kadar hiçbir cami görevlisi onların olduğu bölgeye hiçbir zaman ayak basmamış, gidip konuşmamış, bir selam dahi vermemişti.
karar verdim, köyün üst başında bulunan kahvelerine gittim. içeri girmek istedim, çok feci bir ispirto kokusu geliyordu. (şarap bulamayınca onu içerlermiş!)
dayanamadım, dışarıda oturdum. çay rica ettim, gazeteler okuyup sora evin yolunu tuttum. onlar bana kim olduğumu sormadı, bende bişey söylemedim.
sora bu gidip gelmelerim üç-beş gün devam etti. aslında altı aydır o köydeydim ama, kim olduğumu bilmiyorlardı.
altıncı günün sonunda beni aynı saatlerde orada çay içip giden biri olarak gören bir vatandaş merak sarıp yanıma geldi sonunda.
çok nazik bir üslupla sual etti, "özür dilerim beyim, kaç gündür sizi burada çay içip giderken görüyorum. bu köyden değilsiniz. sual etsem acaba kabalık etmiş olur muyum?"
aynı nazik üslupla ve mütebessim bir halde kendimi tanıttım ona... köyün alt başında ve uzaktan gözüken minareyi gösterip, "bak ağam, aha işte orada görevliyim!" deyince, nasıl bir şok yaşadığını tahmin edemezsiniz. "olamaz!" dedi adam, "bu nasıl olur?! bugüne kadar hiçbir cami imamı buralara adım bile atmadı. bizim buralara gelmeyi adeta küfür saydılar. bizimle konuşmak isteseler bile, cemaati müsaade etmezdi onlara!" dedi... hayır dedim, ben sizi camiye götürmek için gelmedim, sizinle sadece tanışmak, sizi anlamak, sizinle dost olmak için geldim. çayınızı, kahvenizi içmek için geldim! dedim. gidip içerdekilere durumu anlatmış olmalı, bütün kahve boşaldı, içenler dışındakiler yanıma geldi. uzaydan gelmiş merakıyla bakıyorlardı yüzüme adeta...

uzatmayalım, o günden sora hep gittim oraya... çay kahve içip, sohbetler ettik. beni çok sevdiler. gitmediğim gün, dün niye gelmedin hocam diye sormaya başladılar. bu dostluk ta ki, okullar kapanıp yaz kurslarının açıldığı güne değin böyle sürüp gitti. onlara hiçbir zaman yollarının yanlış olduğunu söylemedim, inançlarına saygı gösterdim. köyde iki tane hocaları vardı, yaşlı insanlar, onlara saygıda kusur etmedim. bu yüzden ısındılar, hürmet ettiler... yaz kursu açılınca ilk onların kapılarını çaldım. yalvarıp rica ettim. türlü minnet diller döktüm. yaklaşık altı ay boyunca onlarda bıraktığım intiba, hatır, naz... adeta belini bükmüştü onların, hayır diyemediler... sekiz kız, yedi tane de erkek çocuk olmak üzre onbeş talebe kopardım onlardan...

adeta bir kuyumcu işçiliğiyle koyuldum üzerlerine... hergün yarım saat kur'an öğretiyor, ama tam üç saatten fazla hem sohbletler ediyor, hem hoşlanacakları tarzda hikayeler anlatıyor, bi taraftan oyunlar oynuyor, onları adeta camiye bağımlı hale getirmeye çalışıyordum. Rabbimden onlara karşı bana belagat vermesini dua ettim, sevgili efendimizi anlatırken gözlerimden süzülen yaşlar onların üzerinde müthiş etki bırakıyordu. yanlış anlaşılmasın, bu yaptığım bir rol değildi, öylesine psikolojik bir atmosfer içindeydim ki anlatamam. bazen hz. ali efendimizden anlatıyor, hepten gönüllerine girmeye çalışıyordum. Rabbim kısmet buyurdu, başardım onun izniyle... bu çocukların bir çoğu zaman içinde namaz kılmaya başladılar... Rabbim çabalarımı asla boş bırakmadı... anne babaları çocuklarının namaz kılmasını istemese de, karşı da çıkmadılar, bazıları dışında mani olan olmamış. en çok muhalefet edense çocuğu bize ve camiye en çok bağlanandı... erdem isminde bir çocuktu, temiz karakterli, sevecen ve güzel bir çocuktu. derken askerliğim geldi, ve gittim köyden. üç ay sonra köyüme izinle gelmiştim. onların kahvesine gittim. erdem'in babası bir çay ısmarladı, koyu bir sohbete daldık... dedi ki, "ya hocam, zehirledin(!) bizim çocuklarımızı... benim erdem, geceleri küçük abdestine bile korktuğu için annesiyle giderken, ne olduysa burdan taa o camiye yatsı namazlarına gitmeye başladı. bir türlü mani olamadık. tam da çocuğumuzu kaybettik diyorduk ki... sağolsun sizin camiden hasan hacı bizim sorunu çözdü. birgün çocuğa, "yarın babanı da camiye getirmezsen döverim seni!" demiş... oğlum korktu ve bir daha o camiye gidemedi"

denizgöründü köylülerine ne kadar kızsam da, dünyalık peşinde koşarken vakit bulamayan görevli kardeşlerim ve hasan hacıların mebzul olduğu bir vasat içinde insanın fazla da diyesi birşey gelmiyor içinden!

Rabbim onlara da, hepimize de hidayetler ihsan buyursun!
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Yazık olmuş onca emeğe.
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
muhterem abim, tabii ki kendi başımdan geçen bir hatıramdı. alıntı olsaydı yazardım bunu zaten.


Teşekkür ederim.

Ayrıca bu uslubunuz, bu çalışmanız için yürekten kutluyorum, Allah razı olsun. Tüm imamlarımız, müezzinlerimiz vs. bu yazınızda bahsettiğiniz şekilde olmalı. hiç kimseyi dışlamamalıyız, kucaklayıcı olmalıyız.

(aynı camiadanız buna da ayrıca memnun oldum, ben din görevlisi değilim, diyanet camiasından (büro personeli) emekliyim)
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Bir seyyah daha gider camiye de sokar onları inşaallah.... Allah Kerimdir....
 

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
sağolsun sizin camiden hasan hacı bizim sorunu çözdü. birgün çocuğa, "yarın babanı da camiye getirmezsen döverim seni!" demiş... oğlum korktu ve bir daha o camiye gidemedi"
[/SIZE][/FONT][/B]
can alıcı bir nokta. abi hatıranı bizimle paylaştığın için teşekkür ederim.bir solukta okudum.
 

_Berceste_

bir tutam delilik...
Katılım
21 Eyl 2010
Mesajlar
6,798
Tepkime puanı
1,525
Puanları
0
Kolaylaştırın, güçleştirmeyin, müjdeleyin, sevdirin, nefret ettirmeyin! Birbirinizle iyi geçinin, ihtilafa düşmeyin! (Buhari)
 

ilahiname

Üye
Katılım
19 Ara 2007
Mesajlar
97
Tepkime puanı
2
Puanları
0
seyyah dostum Rabbim senin gibileri bu milletten esirgemesin diyorum başka da bi şey demiyoruum....
 
Üst