4 Temmuz 2003 - Çuval Olayı'nı Unutma - Unutturma - UYUMA

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
Çuval Olayı

Amerikan 173. Hava İndirme Tugayı'na bağlı askerler şüpheli Iraklıların başına çuval geçiriyor. Aralık 2003.





Çuval olayı
veya Çuval hadisesi, (İngilizce'de The Hood event) 4 Temmuz 2003 günü Kuzey Irak'ın Süleymaniye kentinde karargâh kurmuş bulunan (bir binbaşı komutasında) 11 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun ve Türkmen mihmandarlarının Irak'taki işgal kuvvetlerinin bir parçası olan Amerikan 173. Hava İndirme Tugayı'na bağlı askerlerce ve yanlarında peşmergelerin de bulunduğu bir ortamda, sürpriz bir baskın sonucu derdest edilmeleri ve başlarına çuval (kukuleta) geçirilmek suretiyle götürülüp 60 saat süresince alıkonularak sorguya çekilmeleri hadisesini tanımlamak için kullanılan terimdir.

ABD'nin sonradan özür dilediği belirtilmişse de, hadise Türkiye - ABD ilişkilerini derinden yaralamıştır.


Operasyon için ABD'nin en önemli milli bayramı olan 4 Temmuz (Bağımsızlık Günü - Independence Day) tarihinin seçilmiş olması, günün Cuma'ye denk gelmesi, bu şartlarda konuyu süratle ve diplomatik tarzda çözüme kavuşturabilecek yetkili Amerikan makamlarına ulaşmanın uzun sürmesi ve Türk askerlerinin bu yüzden 60 saat gözaltında bekletilmeleri, Amerikan askerlerince küçük düşürücü kasıtlı hareketlere başvurulmuş olması, "Çuval hadisesi"nın bir provokasyon olduğu görüşlerinin dile getirilmesine sebebiyet vermiştir.
Olayın geçmişiHadisenin kaynağı, ABD başkanı George Bush ve yardımcısı Dick Cheney'in ekibini oluşturan Amerikan Girişim Enstitüsü (AEI, American Enterprise Institute) kuruluşundan ABD Savunma Bakanlığı'na getirdiği şahinler (Neo-Conlar) adıyla anılan kişilerin Irak'ı işgal etmek istemesi[SUP][1][/SUP] ve Türk hükümetinden ABD silahlı kuvvetlerinin Kuzey Irak'a serbest geçiş yapabilmesi[SUP][2][/SUP] ve Adana'da bulunan İncirlik Hava Üssü'nün Amerikan keşif ve ağır bombardıman uçaklarına açılması talebinin TBMM tarafından 1 Mart tezkeresi olarak adlandırılan tezkere ile reddedilmesidir. Bu olayın sonrasında ise Irak'taki direnişin uzaması, işgalin ABD Hazinesine 3 trilyon dolar'a patlaması, ABD Doları'nın büyük değer kayıpları ve petrol fiyatlarının kısa zamanda varil başına 20 dolardan 100 dolara çıkması neticesinde George Bush'un Cumhuriyetçi Parti'sinin 2006 Meclis ve Senato seçimlerinde yenilgiye uğraması sonucunda ABD Savunma Bakanlığı'na Robert Gates getirilerek, Neo-conlar tasfiye edilmiştir.

Gazeteci-yazar Turan Yavuz baskının, dönemin ABD Savunma Bakan Yardımcısı ve Amerikan Girişim Enstitüsü'nün (AEI, American Enterprise Institute) üst-düzey mensuplarından olan Paul Wolfowitz’in emriyle başlatıldığını iddia etmektedir. 4 Temmuz günü yapılmasının nedeni; o günün cuma olması ve 3 günlük ‘Kurtuluş Günü’ tatili ile Amerikalı yetkililerin işbaşında olmayacakları, dolayısıyla Türkiye’den gelen tepki telefonlarının da cevapsız kalacak olmasıydı. Wolfowitz’den Irak İşgal Yönetimi (Coalition Provisional Authority) Başkanı Paul Bremer’e ve oradan da Wolfowitz'in AEI'dan Irak'a gönderdiği Michael Rubin'e[SUP][3][/SUP][SUP][4][/SUP][SUP][5][/SUP][SUP][6][/SUP] uzanan yeşil ışığın son adresi, Kerkük’teki Albay William Mayville oldu. Süleymaniye’deki operasyon, IKYB lideri Celal Talabani’nin Bağdat’ta Amerikalılara verdiği bir bilgi ile başladı ve Amerikan istihbaratı, operasyon için Kuzey Irak’taki ‘Türkçe konuşmaları’ dinlemeye aldı. Bu dinlemeye bölgedeki tüm Özel Kuvvetler’in haberleşmeleri de dahildi. Wikileaks belgelerine göre Celal Talabani, Amerikalı işgal güçlerinin Kerkük Valisi olarak atadığı bir Kürt'e Türkler tarafından suikast düzenleneceğini ihbar etmişti[SUP][7][/SUP]. Olay Celal Talabani'nin oğlu, Bafel Talabani tarafından kameraya alındı.

OlayOlayda Türk askerleri ve Türkmen mihmandarları ile birlikte Süleymaniye'de kızını aramakta olan bir İngiliz sivil de tutuklanmış, Bağdat'ta 15 gün hapiste tutulduktan sonra salıverilmiştir. Michael Todd isimli bu İngiliz ülkesine dönüşünde Amerikan hükümetine karşı 10 milyon dolarlık bir tazminat davası açmıştır.[SUP][8]
[/SUP]

Bu olaydan sonra "...Eyleme kolaylıkla karşılık verebilecek eğitime ve cesarete sahipken, Türk binbaşı bilinçli bir şekilde emrindeki askerlerin en doğal tepkilerini frenlemeyi başarmış, bir çatışma yaratmanın kolaylığını ve sıradanlığını aşmış, bunun bir eziklik olmadığını, davranışının muhatabıyla kıyaslanmayacak kadar büyük bir cesaret ve özgüven gerektirdiği sonraki gelişmelerle ortaya çıkmıştır." görüşü ile, "...Bir Türk subayı hiçbir durumda teslim olmamalıydı, emrindeki askerlerle beraber sonuna dek gerekeni yapmalıydı." gibi iki ayrı görüş oluşmuştur.

Buna mukabil, oluşabilecek bu tip olaylara karşı Türk-Irak sınırında süratle müdahale edebilecek yeterli birlik ve teçhizat bulunmaması da söz konusu Binbaşı'nın kararını her hâlde[SUP][kaynak belirtilmeli][/SUP] etkilemiştir. Nitekim bu olaydan sonra bu sınıra sürekli olarak zırhlı birlik ve komando takviyesi yapılmış ve neticede Türkiye'nin istediği zaman ve şartlarda havadan ve karadan Irak'a müdahale edebilmesi sağlanmıştır.[SUP][kaynak belirtilmeli]
[/SUP]

Tapu kayıtları iddiasıIrak'ın işgalinin ardından 10 Nisan 2003 tarihinde Kerkük, 11 Nisan 2003 tarihinde de Musul'da tapu kayıtlarının tutulduğu devlet dairelerinin peşmergelerce basılarak büyük ölçüde Türkmenlere ait olan kayıtların yakılması öncesinde bu kayıtların Süleymaniye'deki Türk özel kuvvet mensuplarınca kopyalanarak Türkiye'ye gönderildiği, baskının asıl nedeninin bu olduğu iddia edilmiştir.[SUP][9][/SUP]
 
Üst