M
Murat Sâki
Guest
Risale-i Nur külliyatından Onsekizinci lem'a yedi emareden meydana gelmektedir.
Birinci, ikinci ve üçüncü emarelerde İslâm ve Lâtin hurufu ile Risale-i Nur müellifinden bahsediliyor. Dördüncüemarede ise hususen Risale-i Nur şakirdlerine yer verilmiş bulunmaktadır.
Altıncı emareye, "yazamayız", yedinci emareye "gösteremiyoruz" denildikten sonra bir hülasa yapılmıştır..
Emarelerden bilhassa "beşinci emare"de mevzuumuza daha geniş ve sarif olarak ele alınmakta ve şöyle denmektedir..
BEŞİNCİ EMARE:
Ecnebi hurufatını ehl-i İslam'ın en mühim hükümeti resmi bir surette kabul ve neşir ve cebir ettiği halde Risale-i Nur şakirdleri bütün kuvvetleriyle hatt-ı Kur'âni'yi harika bir suretde neşr ve ta'mim ve muhafazasına çalıştıkları bir zamanda Hazret-i Ali (ra) tarihiyle ondan haber vermekle gaybî keramatı beyan ettiği yerde ulemâ içinde birisine iltifat gösteriyor. Elbette bu iltifatın gerçi çok efradı olabilir. Fakat bu kerine-i hal gösteriyor ki, Risâle-i Nur şakirdleri bir hususiyyet kesbetmiş ki, Hazret-i Ali (ra)
iltifatıyle Risale-i Nur'u alkışlıyor..
18. LEM'Â'DAN BAZI İKTİBASLAR..
>>Hz. Ali (kv) ve Gavs-ı A'zam (Abdülkadir-i Geylani hz.) nin bazı kerametleri hakkında:
"Hz. Ali (ra) bir kerâmet-i gaybiyyeyi izhar ediyor ve diyor ki: "Ahrifu ecmin suttırat tastîran -Bitte bihel emirü vel fakîran-" yani 14. asr-ı Muhammedîde, 1349 ve Rumice 1347'de Arabi hurufunu terkedip ecnebi ve ucmi hurûfuna İslam içinde başlanacak.
Hem umum fakir ve zengin, amir ve işçi, çoluk ve çocuk gece dersleri ile o hurufu cebren öğrenecekler. Çünki bir nüshada "be'te"dir. "Be'te" gece çalışmasıdır. "Bitte" ise kat'ı ve cebri ifade ediyor.
"Ahrifu ucmin" fıkrasındaki "ucmin" ise o zamanın ıstılahınca Arabın gayrı, Latince ve Frengi hurûf demektir..
>> Risale-i Nur, İmam-ı Ali (ra)ın "Celcelutiyye" adlı eserinden naklen, Kur'ân hattını muhafaza edenlere Latin harflerine fetva verenlere şöyle temas ediyor:
"Hazret-i Ali (ra) huruf-u ecnebiyi İslamlar içinde cebren kabul ettirmek hadisesi ile ulema-i sû'ün bid'alar yardımlarından teessüfle bahsedip o iki hadise ortasında irşadkârâne bazılarından bahsediyor ki, o sekine olan ism-i a'zama ecnebi hurufuna karşı mukabele ediyor. Ve hem ulemâ-i sü'e muhalefet ediyor.
İşte bu zamanda o adamlar Risale-i Nur şakirdleri ve naşirleri oldukları şüphesizdir. Çünki onlardır ki, hatt-ı Kur'an'ı muhafaza ediyorlar. Ve bid'adkâr bir kısım ulemâya karşı da mukavemet ediyorlar.."
(Sikke-i Tasdik-ı Gaybiyye, sh. 130-130)
NOT: Daha fazla bilgi için lem'alar veya sitte-i tasdik eserlerinin Osmanlıca esas nüshalarından temin etmeye çalışınız.Latince baskıların çoğun da bu risale bulunmamaktadır.Gercekten çok değerli bilğiler okunması gerek.
Birinci, ikinci ve üçüncü emarelerde İslâm ve Lâtin hurufu ile Risale-i Nur müellifinden bahsediliyor. Dördüncüemarede ise hususen Risale-i Nur şakirdlerine yer verilmiş bulunmaktadır.
Altıncı emareye, "yazamayız", yedinci emareye "gösteremiyoruz" denildikten sonra bir hülasa yapılmıştır..
Emarelerden bilhassa "beşinci emare"de mevzuumuza daha geniş ve sarif olarak ele alınmakta ve şöyle denmektedir..
BEŞİNCİ EMARE:
Ecnebi hurufatını ehl-i İslam'ın en mühim hükümeti resmi bir surette kabul ve neşir ve cebir ettiği halde Risale-i Nur şakirdleri bütün kuvvetleriyle hatt-ı Kur'âni'yi harika bir suretde neşr ve ta'mim ve muhafazasına çalıştıkları bir zamanda Hazret-i Ali (ra) tarihiyle ondan haber vermekle gaybî keramatı beyan ettiği yerde ulemâ içinde birisine iltifat gösteriyor. Elbette bu iltifatın gerçi çok efradı olabilir. Fakat bu kerine-i hal gösteriyor ki, Risâle-i Nur şakirdleri bir hususiyyet kesbetmiş ki, Hazret-i Ali (ra)
iltifatıyle Risale-i Nur'u alkışlıyor..
18. LEM'Â'DAN BAZI İKTİBASLAR..
>>Hz. Ali (kv) ve Gavs-ı A'zam (Abdülkadir-i Geylani hz.) nin bazı kerametleri hakkında:
"Hz. Ali (ra) bir kerâmet-i gaybiyyeyi izhar ediyor ve diyor ki: "Ahrifu ecmin suttırat tastîran -Bitte bihel emirü vel fakîran-" yani 14. asr-ı Muhammedîde, 1349 ve Rumice 1347'de Arabi hurufunu terkedip ecnebi ve ucmi hurûfuna İslam içinde başlanacak.
Hem umum fakir ve zengin, amir ve işçi, çoluk ve çocuk gece dersleri ile o hurufu cebren öğrenecekler. Çünki bir nüshada "be'te"dir. "Be'te" gece çalışmasıdır. "Bitte" ise kat'ı ve cebri ifade ediyor.
"Ahrifu ucmin" fıkrasındaki "ucmin" ise o zamanın ıstılahınca Arabın gayrı, Latince ve Frengi hurûf demektir..
>> Risale-i Nur, İmam-ı Ali (ra)ın "Celcelutiyye" adlı eserinden naklen, Kur'ân hattını muhafaza edenlere Latin harflerine fetva verenlere şöyle temas ediyor:
"Hazret-i Ali (ra) huruf-u ecnebiyi İslamlar içinde cebren kabul ettirmek hadisesi ile ulema-i sû'ün bid'alar yardımlarından teessüfle bahsedip o iki hadise ortasında irşadkârâne bazılarından bahsediyor ki, o sekine olan ism-i a'zama ecnebi hurufuna karşı mukabele ediyor. Ve hem ulemâ-i sü'e muhalefet ediyor.
İşte bu zamanda o adamlar Risale-i Nur şakirdleri ve naşirleri oldukları şüphesizdir. Çünki onlardır ki, hatt-ı Kur'an'ı muhafaza ediyorlar. Ve bid'adkâr bir kısım ulemâya karşı da mukavemet ediyorlar.."
(Sikke-i Tasdik-ı Gaybiyye, sh. 130-130)
NOT: Daha fazla bilgi için lem'alar veya sitte-i tasdik eserlerinin Osmanlıca esas nüshalarından temin etmeye çalışınız.Latince baskıların çoğun da bu risale bulunmamaktadır.Gercekten çok değerli bilğiler okunması gerek.