100 yıl önce Abdülhamid, 100 yıl sonra Erdoğan

KAFKAS

Kıdemli Üye
Katılım
3 Nis 2014
Mesajlar
6,397
Tepkime puanı
445
Puanları
83
Konum
İstanbul
Arnavutluk lideri Rama, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önemine değinerek şu ifadeleri kullandı;

1 Türkiye, sadece Türk ulusu ve Türk halkı için değil, Balkanlar ve Avrupa için de büyük öneme sahip seçimlerin arifesindedir. Türk halkının istedikleri lideri ve hükümeti seçmeleri asli vazifeleridir. Hiç kimse ne karar almaları gerektiğini onlardan daha iyi bilemez ve yapamaz. Ancak, Türk halkının her bir ferdine saygı duymakla birlikte, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik en ali takdirlerimi ifade etmek isterim. Onun vizyonu, cesareti iradesi ve yorulmak nedir bilmeyen enerjisi Türkiye'yi tüm dünyanın gözünde muazzam bir dönüşüm örneğine dönüştürdü. Türkiye'nin bu örnek gösterilen gücü ve Türk ulusu ile devletinin gücünün farkında olan yeni bir bilincin inşa edilmesi, sadece Türk halkı için esenlik yaratmakla kalmadı.


2 Kuzey Makedonya'da Alternativa Partisi'nin Genel Başkanı Afrim Gaşhi paylaştığı video ile Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iktidarda olduğu son 20 yılda inanılmaz başarılar kat ettiğini belirtti. Gaşhi, Rumeli'de yaşayan Arnavutlar olarak bu ilerlemeden kendilerinin de birçok alanda istifade ettiğini ifade etti.



3 Kuzey Makedonya Besa Partisi Genel Başkanı Bilal Kasami ise "Balkan asıllı olup da Türkiye'de yaşayan tüm vatandaşlar Türkiye'nin küresel ölçekte etkin konumunu güçlendirmesi için, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı desteklemelidir. Böylelikle Balkan ülkelerinin dünya çapında etkin bir dost ve müttefiki olacağına inanıyoruz" dedi.


4 Kuzey Makedonya Meclis Başkanvekili Hüsnü İsmaili Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan önderliğinde eğitim, sağlık, savunma sanayii, teknoloji gibi tüm alanlarda görülmemiş ilerleme kaydettiğine dikkat çekerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'a destek isterken, Kuzey Makedonya Bağımsız Milletvekili Skender Rexhepi, Türkiye'nin 21 yıllık AK Parti hükümeti döneminde sadece kendi vatandaşlarının değil, kardeş dost ülkelerin de refahına katkı sağlaması açısından diğer ülkelere örnek teşkil ettiğine dikkat çekti.
 

KAFKAS

Kıdemli Üye
Katılım
3 Nis 2014
Mesajlar
6,397
Tepkime puanı
445
Puanları
83
Konum
İstanbul
Dede, Sultan 2. Abdülhamit Han, Torun da Recep Tayyip Erdoğan.

Sakın bu mirası pay etmeyi falan düşünmeyin, inanın pişman olursunuz…!

Çünkü Sultan dededen toruna bırakılan bu miras:

“Gavurun Kini”dir.

Böyle miras olur mu demeyin.

Oldu işte.

Bakın anlatayım.

Sultan, 31 Ağustos 1876 yılında Osmanlı’nın 34. Padişahı olarak tahta çıktı ve 27 Nisan 1909’da zorbalıkla tahttan indirildi.

Adeta bir uçurumun kenarında bulunan Osmanlıyı, bu 33 yıllık süre içerisinde, büyük bir siyasi deha olarak ayakta tuttu.

Ne var ki, Gavurun Kini çok büyüktü.

Sultanı, kendilerinin milliyetçi olduklarını söyleyen hain ve sahtekâr paşaların aldıkları Meclis-i Mebusan'ın kararı ile; Yahudi Emmanuel Karaso, Ermeni Aram Efendi, Arnavut Esad Toptani ve Gürcü Arif Hikmet Paşa Yıldız Sarayından alıp Selanik’e gönderdiler.

Hani Erdoğan diyor ya; “Biz her türlü engeli yıka yıka, zincirleri kıra kıra, vesayet odaklarıyla ve kirli manşetlerle çarpışa çarpışa geldik buralara”.

Sultan Abdülhamit Han da bu 33 yıl sürekli çarpıştı.

En çok da Batılıların ve Batıcıların kirli basını ile çarpıştı.

O zamanlar Sultan Abdülhamid’in çarpıştığı bu en ünlü gazeteler:

The Times: İngiliz Gazetesi.

Le Temps: Fransız Gazetesi.

Kölnische Zeitung: Alman Gazetesi.

Chicago Tribune: Amerikan Gazetesi

Neue Freie Presse: Avusturya Gazetesi (Almanca olarak Almanya’da basılıyordu)

Journal des Débats: Fransız Gazetesi.

hmK3U_1683700046_7197.jpg


Bu gazeteler başta olmak üzere; Rusya’dan, Balkanlar’dan ve daha birçok ülkeden ve ne yazık ki bugün olduğu gibi Türkiye’den irili ufaklı bazı gazeteler ve dergiler, bu büyük gazetelerin yolunda yürüyerek Sultan Abdülhamid’e; despot, kızıl sultan, istibdatçı, zalim, gaddar türk, hain halife, gerici, yobaz... gibi yaftalar vurarak onu yönetimden uzaklaştırıp; sırtlan sürüleri gibi Osmanlı’ya çullanıp onu parçaladı ve aralarında paylaştılar.

Özellikle Avrupa'nın bu ikiyüzlü basını on yedinci ve on sekizinci asırdan itibaren halkı etkilemeye başlamış ve on dokuzuncu asırdan itibaren Osmanlı’nın parçalanmasında da birinci derecede rol oynamıştır.

O dönemde The Times”dan başka İngilizlerin ünlü Daily News, Portfolio, The Standard, The Mornign Chronicle gazeteleriyle, The Edinburg Review adlı dergileri dünya basınında Osmanlı, özellikle de Abdülhamit aleyhtarı yayınları ile baş rol oynamışlardır.

Alttan alta kışkırttıkları Balkanlar’ın ve Ermenilerin sözde özgürlüğü ve hürriyetleri için Sultan Abdülhamid’e sürekli baskı yapmışlardır.

Mesela Daily News’deki İngiliz muhabirinin, Robert Koleji’nde öğretmen olan Bulgar'la yaptığı kışkırtıcı bir röportaj gazetede yayımlanınca, adeta Bulgar ayaklanmasının kıvılcımını oluşturmuştur.

Yukarıda adını andığımız ve daha anmadığımız yayınlar Sultan 2. Abdülhamid’e akla ziyan her türlü hakareti yapmanın dışında;

Memleketi yönetemiyor dediler.

Azınlıklara zulmediyor dediler.

Basın ve yayınlara karşı düşmanca davranıp, yasaklıyor dediler.

Hürriyetleri kısıtlıyor, İstibdat rejimi uyguluyor dediler.

Hasılı onu idarenin başından indirtip, koskoca Osmanlıyı paramparça edip paylaştılar.

Dört, beş milyon kilometre karelik Osmanlıyı bölüştükten sonra Türkiye’yi enerji yataklarından uzaklaştırıp 780 bin kilometre karelik bir toprak parçasına razı edip, defolup gittiler.

Gittiler mi dedim?

Tam tersine, başımızda Demokles'in kılıcı gibi kalıp, her on yılda bir defa darbe yaptırıp, içeride kendilerini destekleyen yerli işbirlikçilerini bıraktılar.

Neredeyse bir asır böyle geçti.

Nihayet Erdoğan diye bir adam gelip, darbe yapacak apoletli piyonlarının kolunu kanadını kırınca, daha İncil'e el basıp koltuğuna oturmadan önce ABD Başkanı Joe Biden, darbe yapma imkânı kalmadığını görünce, tüm dünyanın gözünün içine baka baka; ''Erdoğan'ı indireceğiz, fakat darbeyle değil, muhalefeti birleştirip destekleyerek onu indireceğiz'' dedi.

İşte tam bu konuşmanın ardından Sultan 2. Abdülhamid'e uyguladıkları gavurun kini dediğimiz miras depreşti ve ABD derin devletini temsil eden New York Times işaret fişeğini çaktı, ardından The Washington Post kin mirasını devraldı.

The Wall Street Journal, The Economist ve Bloomberg devam ettirdiler.

Diğer Avrupa gazeteleri de bu tarihi Firavun hıncını ve gavur kinini sürdürdüler.

Türkiye'de seçimler iyice yaklaşınca kinleri de tavan yaptı.

''Aman Erdoğan gitsin'' manşetleri atmaya, onu karalamaya başladılar.

Abdülhamid'e uyguladıkları düşmanlıklarını aynı şekilde devam ettiriyorlar.

Bu sefer işaret fişeğini Amerikan gazetelerinden The Wall Street Journal çaktı, hemen arkasından İngiltere'nin haftalık dergilerinden The Economist 2023'ün en önemli seçimi kapağını yaparak, Erdoğan'ın gitmesi ve demokrasinin kurtarılması gerektiğini buyurdu. Ayrıca kendisinden yüzyıl önce dedeleri tarafından yönetilen The Times'ın Abdülhamid'e dediği gibi o da 20 yıldan beri seçimle iktidar olan Erdoğan'a ''diktatör'' dedi.

Onun ardından diğerleri sıraya girdiler; Alman Der Spiegel, Fransız L’express, Fransız Le Point, Amerika'nın yayın kuruluşu Bloomberg, The Washington Post.

Alman Stern dergisi ise Erdoğan'a; gavurluğun da sınırlarını zorlayarak müptezel bir kapakla çıktı.

K7l0l_1683700072_675.jpg


Dünya medyası ve iletişimciliği adına yüz karası bu yayınlar ve bunların bir Türkiye liderine kullandıkları çirkin ifadeler elbette medya tarihinin kirli raflarında yerini alacaktır.

Bunlar, iki yüz yıldan beri bütün dünya ülkelerini kendi istedikleri gibi yönetmiş ve böylece onları sömürerek semirmişlerdir.

Erdoğan, maaşa bağladıkları apoletli hainleri ordudan temizlediği için, artık eskisi gibi darbe çağrısı değil, şimdi de sivil halka ayaklanma çağrısı yapıyorlar.

Batının ve Amerika’nın koç başı rolünü üstlenen bu medya organları, bizim içimizdeki dünün solcularını ve sözde milliyetçilerini de kullanarak yine amaçlarına ulaşmak için çırpınıyorlar.

Rahmetli Cemil Meriç’in dediği gibi: “…Artık sağcı solcu kalmadı. Elimizde bir vatan kaldı, bir de vatan hainleri”.

Biz de elimizde kalan vatana ve Abdülhamid’in torununa sahip çıkacağız; Kin, nefret, ilenç ve utanç kusan bu zorba batılı, batıcı gazete ve dergiler, çukur siyasetinin bu edep ve ahlak fukarası, sicili kapkara domuz tacirleri şunu unutmasınlar:

Bu sefer; Efendimizin (sav) buyruğuna mutlak şekilde uyarak; aynı delikten ikinci defa ısırılmamak üzere yemin ettik, ant içtik.

Ferman Karaçam
 

KAFKAS

Kıdemli Üye
Katılım
3 Nis 2014
Mesajlar
6,397
Tepkime puanı
445
Puanları
83
Konum
İstanbul
14 Mayıs Genel Seçimleri'ne sayılı günler kala Batı medyası algı operasyonları ve manipülasyonların dozajını artırdı. The Economist, Der Spiegel, Le Point, L'EXPRESS, Foreign Policy, Le Monde, The Guardian, The Washington Post ve Financial Times ve Avusturya merkezli 'Profil' dergisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef aldı.
Türkiye Cumhuriyeti tarihi bir seçime gidiyor. 21 yıllık Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidarlarıyla milli çıkarlarını üstün tutan Türkiye bu nedenle Batılı devletlerin hedefinde oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Dünya 5'ten büyüktür" diyerek özetlediği bu vizyon Türkiye'yi kontrolünde tutmak isteyen bu ülkeleri rahatsız etti ve etmeye devam ediyor.

ERDOĞAN'I HEDEF ALDILAR, BAY KEMAL'İ GÜZELLEDİLER​

İşte 14 Mayıs Genel Seçimleri öncesinde de 7'li koalisyona destek veren küresel tetikçiler manşetler üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alırken Kemal Kılıçdaroğlu'na güzellemeler yapmayı ihmal etmiyor. Bu kapsamda milli iradeyi hedef alan kirli algı operasyonları hız kazandı.
İngiliz The Economist, Alman Der Spiegel, Fransız Le Point ve L'EXPRESS, Amerikan Foreign Policy, Fransız Le Monde, İngiliz The Guardian, The Washington Post ve Financial Times, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef gösteren kirli yayınlar yaptı.

"SONUNDA ERDOĞAN'DAN KURTULUYOR MUYUZ?"​

Avusturya merkezli 'Profil' dergisi, boydan boya Türk bayrağına yer verdiği kapakta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hilalin ucundan düşermis gibi tasvir etti. "Erdoğan'ın kader seçimi: Sonunda Erdoğan'dan Kurtuluyor muyuz?" başlığını attı.

ELLERİNDEN GELEN HER ŞEYİ DENİYORLAR​

Derginin "2023'ün en önemli seçimi" başlıklı yazısında "Demokrasiyi kurtarın", "Oy verin", "Erdoğan gitmeli" gibi ifadeler kullanılması küreselcilerin milli iradeyi müdahale girişimi olarak kayıtlara geçti.
ÖNE ÇIKAN VİDEO

"KILIÇDAROĞLU'NU İÇTENLİKLE DESTEKLİYORUZ"​

"Türkiye ve demokrasinin geleceği" ifadesinin de yer verildiği analizde, "Türk halkı daha özgür ve zamanla daha müreffeh olacaktır." denilerek seçmenin dışarıdan yönlendirilmeye çalışıldığı görüldü.

WASHINGTON POST: "TÜRKİYE'DE DESPOTİZMİN GÖLGESİ BÜYÜYOR"​

Washington Post da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan bir analiz yayımladı. Türkiye'nin despotizmin gölgesinde seçime gittiği iddia eden gazete alçak ifadelerle Erdoğan'ın yargıyı yönlendirdiği iftirasını attı. ABD'nin önde gelen gazetelerinden Washington Post, "Türkiye'deki seçimlerin üzerinde despotizmin gölgesi büyüyor" başlıklı başyazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iktidara ilk geldiği dönem çizdiği "ılımlı lider" imajının büyük oranda yok olduğu savunuldu. Türkiye'nin iç siyaset dinamizmine yönelik eleştirilerin ardı arkası kesilmezken baş yazıda kullanılan ifadelerleadeta nefret kusuldu.

DER SPIEGEL VE CEMİL BAYIK AYNI NOKTADA​

Almanya merkezli Der Spiegel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a oy verilmemesi çağrısı yaparak büyük bir skandala imza atan gazete, PKK elebaşı Cemil Bayık ile benzer ifadeler kullanarak Türkiye'de bir "kaos" çıkabileceğini değerlendirmesinde bulundu.
İngiliz Financial Times gazetesi, "Türk muhalefet lideri, otokrasiye kayışı geri çevirmeye ant içiyor" dedi.

PUTİN VE ERDOĞAN BENZETMELERİ!​

Daha önce de seçim arefesinde Türkiye'yi ve Cumhurbşkanı Erdoğan'ı hedef alan İngiliz The Economoist gibi Fransız 'Le Point' ve 'Le'xpress' dergileri de Erdoğan nefretlerini kapaklarına yansıttı.
Fransız Le Point dergisi Erdoğan'ın fotoğrafını kapağını taşırken, Putin benzetmesinde bulundu.
Derginin kapağında Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'İslamcı' olarak bahsedilirken "Putin gibi, İslamcı cumhurbaşkanı da imparatorluk hayalinin peşinden gidiyor. Seçim arifesinde dünya nefesini tutuyor." denildi.

FRANSIZ KÜSTAHLIĞI: ERDOĞAN VE KAOS RİSKİ​

Fransız Lexpress ise "Erdoğan ve kaos riski" başlıklı kapağında Türkiye'de yapılacak 14 Mayıs seçimlerine odaklandı.
"Avrupa ile ilişkiler, Mülteciler ve Orta Doğu" konularını işlendiği kapakta "Türkiye: Tüm tehlikelerin seçimi" başlığı dikkatlerden kaçmadı.
 
Üst