İblîs’in dostları

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
İblîs’in dostları
İbn-i Abbâs hazretleri rivâyet eder: “Resûlullah efendimiz bir gün İblîs’e; “Ümmetimden kaç dostun var?” buyurunca, İblîs; “Ümmetinden dostlarım on tane olup, şunlardır dedi;
1-Zâlim devlet reîsi,
2- Malı nereden kazandığına aldırmayan zengin,
3- Emîri, zulmünde tasdik eden âlim,
4- Kibirli kimse,
5- Ölçü, tartı ve başka husûslarda hainlik yapan tüccâr,
6- Karaborsacılık yapan kişi,
7-Zinâ yapan kimse,
8- Faiz yiyen,
9- Malın nereden geldiğine önem vermeyen.
10- İçki içen ve ona yardım eden kişi...”
Sonra Resûl-i ekrem, İblîs’e; “Ümmetimden düşmanların kaç tanedir?” buyurunca, İblîs şöyle dedi: “Ümmetinden düşmanlarım şunlardır:
1- Ey Muhammed, birincisi sensin. Ben sana kızıyorum.
2 - İlmi ile amel eden âlim, Kur’ân-ı kerîmin emir ve yasakları ile amel eden Kur’ân-ı kerîm hafızı, beş vakit namazda Allah için ezan okuyan müezzin,
3- Fakirleri, yoksulları ve yetimleri seven,
4- Merhamet ve tevazu sahibi,
5- Allahü teâlâya tâatte bulunan genç,
6- Helâl yiyen,
7- Allah için birbirini seven iki mü’min,
8-Cemâatle namaza rağbet eden, insanlar uyurken geceleyin namaz kılan,
9- Sözünde ve işinde kendisini haramdan uzak tutan kimse,
10- Kalbinde kin, hîle gibi bir şey olmadan insanlara nasihat eden,
11- Güzel ahlâklı, cömert kimse,
12- Dâimâ abdestli olan,
13- Allahü teâlânın rızık husûsunda verdiği va’di tasdik eden,
14- Mestûre dul kadınlara yardım eden,
15-Ölüme hazır olan.”

Hikmetler
Mehmet Oruç
 

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
“Dört şeyle yoldan çıkarırım”

Bir gün abid, bir ihtiyaç için yolculuğa çıkmıştı. Şeytan da onunla beraber yola koyuldu. Gayesi bir fırsatını bulup, vesvese vererek onu dalalete düşürmekti... Bunun için abidi, sabırdan, yumuşaklıktan uzaklaştırıp, şehvet ve öfke sebebi ile saptırmayı denedi, fakat muvaffak olamadı. Başka yönlerden denedi, yine olmadı. Namazda iken vesvese vermek istedi, yine yapamadı. Namazını bitirdikten sonra yanına gelip dedi ki:
- Ben sana birçok vesvese verdim. Öfkelendirmek istedim. Fakat sende en ufak bir değişiklik meydana getiremedim ve anladım ki, seni dalalete düşüremeyeceğim. Bundan böyle seninle dost olmak istiyorum.
Abid, “Senin dostluğuna ihtiyacım yoktur” deyince, “Hayli zamandır, uzak yoldasın. Evinden uzaksın. Çoluk çocuğundan haber almak ister misin?” diye sordu. O da, “Hayır. Ben onları Allahü teâlâya emanet ettim. Sana niçin sorayım ki?” dedi. Bunun üzerine dedi ki:
- İnsanoğlunu nasıl dalalete düşürdüğümü öğrenmek ister misin?
- İşte bunu öğrenmek isterim. İnsanoğlunu nasıl ve nelerle dalalete düşürürsün?
Şeytan şöyle anlattı:
- İnsanoğlunu genelde şu dört şeyden biriyle doğru yoldan çıkarırım. Bunlardan biri cimriliktir. Biri hasettir. Diğeri sarhoşluktur. Bir diğeri de öfkedir. Öfkelenip de aklı gidince, o artık elimizde bir oyuncak olur. Her türlü kötülüğü ona yaptırabiliriz. Öfkesini yenen, yumuşak huylu, sakin kimselere tesir etmemiz ise çok zordur.
Abdullah İbni Mes’ûd hazretleri buyurdu ki:
- Sözün en doğrusu Kelâmullah, Kur’ân-ı kerîmdir. En şereflisi zikrullahtır. Körlüğün, basîretsizliğin en zararlısı kalb körlüğü, kalb basîretsizliğidir. Az olup fakat kifâyet eden, çok olup fakat gâfil edenlerden daha hayırlıdır. Nedâmetlerin en büyüğü ve en zararlısı kıyâmet günündeki nedâmettir. En hayırlı zenginlik, gönül zenginliğidir. Azıkların en hayırlısı takvâdır. İçki günâhların da’vetçisidir. Gençlik, deliliğin bir şûbesidir. Hatâların en büyüğü dilin yalanıdır.



 
Üst