mostar
Profesör
- Katılım
- 6 Ara 2009
- Mesajlar
- 1,011
- Tepkime puanı
- 244
- Puanları
- 0
Ölüm ölüm güzel ölüm
Ölüm ölüm güzel ölüm 07 Kasım 2010 - 13:28:29
Ölüme Güzelleme…
Ölümü bir hâtimeden ziyâde bir mukaddime olarak yaratan Allah’a hamd olsun .
Ba’su ba’de’l - mevt’e iman ettik. İmanımız ısıttı yüreğimizi. O sıcaklıkla baktık ölüme. Ölümü vuslat addettik. Şeb-i Arûs eyledik.Eyleştik fâni dünyada baki olana varan yolu bulmak için. ”Çıktık erik dalına. Anda yedik koruğu.”
Ölümün bize getireceklerine karşılık sabrettik hayatın bizden götürdüklerine. Ve – maalesef – göze aldık ölümden önceki zevkler için ölümden sonraki pişmanlıkları. Hasılı kâh özledik, kâh unuttuk ölümü.
Ve ağladık gidenlerimizin ardından. Kalışımıza... Ve günahımıza. Ve yitirdiklerimize bu fânide.
Her gün “Ölüm var ya Ömer.” diye hatırlatanımız yok. Doğrusu tâkatimiz ve dahî cesaretimiz yok hatırlamaya.
“Her nefis ölümü tadacaktır. ” diyor hâlbuki Hak teâlâ. “Asude bir bahar ülkesidir. ”diyor Yahya Kemal. Ve “Ölüm güzel şey. ” diyor Necip Fâzıl. Ekliyor ardından “Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber.”
Biliyoruz bunların hepsini. Ama yine de soğuk bir karanlık kaplıyor içimizi onu düşünürken. Bırakıp gitmek zor çünkü dünyayı. Ve zor heybeler boşken seyâhate çıkmak.
* * *
Nasîhattir ölüm.
Öyle nasîhattir ki İstiklâl Harbimizin meşhûr Karayılan’ını Karayılan yapmıştır.
Siperi bir gül fidanıydı onun,
gül fidanı dibinde yatıyordu ki yüzükoyun
ak bir taşın ardından
kara bir yılan
çıkardı kafasını.
Derisi ışıl ışıl,
gözleri ateşten al,
dili çataldı.
Birden bir kurşun gelip
kafasını aldı
Hayvan devrildi kaldı.
Karayılan
Karayılan olmadan önce
Kara yılanın encâmını görünce
haykırdı avaz avaz
ömrünün ilk düşüncesini:
“ibret al, deli gönlüm,
demir sandıkta saklansan bulur seni
ak taş ardında kara yılanı bulan ölüm.” (N.Hikmet / Kuvay-ı Milliye)
Ölüme bakıp da ibretler nazmederiz hayatımıza. İbrahim‘i (as.) ateşlere atan Nemrud’u bir sineğin öldürüşüne bakarız meselâ. Ve bakarız Fir’avn’ın boğuluşuna Kızıldeniz’de. Ad’a ve Semûd’a... Ve Tûfan ashabına... Onlar öldüler azabı tüm hücrelerinde yaşayarak. Ve kıssaları kaldı bize ibret olarak.
Bir de “bir gül bahçesine girercesine” ölenler var tabi.
Habîb-i Neccâr ‘a (r.a) kavminin elinde şehid düşer düşmez, “gir cennete denildi”. Hesapsızca. Hesapsızca varmıştı çünkü imana. İşte İslâm’ın ilk şehidleri Sümeyye ve Yâser (r.a). Ve Bedir. Ve Uhud, Hayber. Ve niceleri daha...
Ya Antep’te, Urfa’da, Dumlupınar’da, Emet’te ölümüne yürüyenler...
Bir bardak su içer gibi öldüler öyle fütursuzca ve vatanın bağrına gömüldüler.
* * *
Yavuz Selim Han, ölüm döşeğindeyken Hasan Can eğilir kulağına ve: “Rabbinize kavuşuyorsunuz Sultânım, üzülmeyin. “ der. Padişâhımızın cevâbı, bir mü’min için ölümle kalım arasındaki farkı serer kalbimizin önüne:
“Sen bizi kimle bilirdin Hasan Can?”
Bir odadan diğerine geçer gibi…Ölüm budur inanan için. Ve fâtihâlar, yâsinler okumak düşer kalanlara.
Ben biliyorum ki içinizi karartmadım ölümden bahsederek. Nefes kadar yakın olan gerçeği gören sizler ölümü bir başlangıç addeden bahtiyarlarsınız.
Ve yaşarsınız ölümle kalımın ince çizgisinde.
Çünkü;
“Allah’tan geldik ve yine ona döndürüleceğiz.”
Ahmed Pak
Ölüm ölüm güzel ölüm 07 Kasım 2010 - 13:28:29
Ölüme Güzelleme…
Ölümü bir hâtimeden ziyâde bir mukaddime olarak yaratan Allah’a hamd olsun .
Ba’su ba’de’l - mevt’e iman ettik. İmanımız ısıttı yüreğimizi. O sıcaklıkla baktık ölüme. Ölümü vuslat addettik. Şeb-i Arûs eyledik.Eyleştik fâni dünyada baki olana varan yolu bulmak için. ”Çıktık erik dalına. Anda yedik koruğu.”
Ölümün bize getireceklerine karşılık sabrettik hayatın bizden götürdüklerine. Ve – maalesef – göze aldık ölümden önceki zevkler için ölümden sonraki pişmanlıkları. Hasılı kâh özledik, kâh unuttuk ölümü.
Ve ağladık gidenlerimizin ardından. Kalışımıza... Ve günahımıza. Ve yitirdiklerimize bu fânide.
Her gün “Ölüm var ya Ömer.” diye hatırlatanımız yok. Doğrusu tâkatimiz ve dahî cesaretimiz yok hatırlamaya.
“Her nefis ölümü tadacaktır. ” diyor hâlbuki Hak teâlâ. “Asude bir bahar ülkesidir. ”diyor Yahya Kemal. Ve “Ölüm güzel şey. ” diyor Necip Fâzıl. Ekliyor ardından “Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber.”
Biliyoruz bunların hepsini. Ama yine de soğuk bir karanlık kaplıyor içimizi onu düşünürken. Bırakıp gitmek zor çünkü dünyayı. Ve zor heybeler boşken seyâhate çıkmak.
* * *
Nasîhattir ölüm.
Öyle nasîhattir ki İstiklâl Harbimizin meşhûr Karayılan’ını Karayılan yapmıştır.
Siperi bir gül fidanıydı onun,
gül fidanı dibinde yatıyordu ki yüzükoyun
ak bir taşın ardından
kara bir yılan
çıkardı kafasını.
Derisi ışıl ışıl,
gözleri ateşten al,
dili çataldı.
Birden bir kurşun gelip
kafasını aldı
Hayvan devrildi kaldı.
Karayılan
Karayılan olmadan önce
Kara yılanın encâmını görünce
haykırdı avaz avaz
ömrünün ilk düşüncesini:
“ibret al, deli gönlüm,
demir sandıkta saklansan bulur seni
ak taş ardında kara yılanı bulan ölüm.” (N.Hikmet / Kuvay-ı Milliye)
Ölüme bakıp da ibretler nazmederiz hayatımıza. İbrahim‘i (as.) ateşlere atan Nemrud’u bir sineğin öldürüşüne bakarız meselâ. Ve bakarız Fir’avn’ın boğuluşuna Kızıldeniz’de. Ad’a ve Semûd’a... Ve Tûfan ashabına... Onlar öldüler azabı tüm hücrelerinde yaşayarak. Ve kıssaları kaldı bize ibret olarak.
Bir de “bir gül bahçesine girercesine” ölenler var tabi.
Habîb-i Neccâr ‘a (r.a) kavminin elinde şehid düşer düşmez, “gir cennete denildi”. Hesapsızca. Hesapsızca varmıştı çünkü imana. İşte İslâm’ın ilk şehidleri Sümeyye ve Yâser (r.a). Ve Bedir. Ve Uhud, Hayber. Ve niceleri daha...
Ya Antep’te, Urfa’da, Dumlupınar’da, Emet’te ölümüne yürüyenler...
Bir bardak su içer gibi öldüler öyle fütursuzca ve vatanın bağrına gömüldüler.
* * *
Yavuz Selim Han, ölüm döşeğindeyken Hasan Can eğilir kulağına ve: “Rabbinize kavuşuyorsunuz Sultânım, üzülmeyin. “ der. Padişâhımızın cevâbı, bir mü’min için ölümle kalım arasındaki farkı serer kalbimizin önüne:
“Sen bizi kimle bilirdin Hasan Can?”
Bir odadan diğerine geçer gibi…Ölüm budur inanan için. Ve fâtihâlar, yâsinler okumak düşer kalanlara.
Ben biliyorum ki içinizi karartmadım ölümden bahsederek. Nefes kadar yakın olan gerçeği gören sizler ölümü bir başlangıç addeden bahtiyarlarsınız.
Ve yaşarsınız ölümle kalımın ince çizgisinde.
Çünkü;
“Allah’tan geldik ve yine ona döndürüleceğiz.”
Ahmed Pak